Hayat Anlayışı ve Davranış

“Zorluk, bela ve acı, akıllı kişilerin hocasıdır. Her şeye ibret nazarı ile bakabilenler, çok şey kazanabilirler.”

İnsanın hayat anlayışı davranışların belirlenmesinde çok önemli bir fonksiyon icra etmektedir. Olayları algılayıp değerlendirme sistemi olarak fonksiyon gören hayat anlayışı, insanların hedef ve gayeleriyle yakından ilgilidir. Herkesin hayatta bir gaye ve hedefi vardır. Bazıları bunların felsefi temellerinin farkında iken, bazıları şuurunda olmayabilir. Ama kesin olan bir şey vardır ki; herkes bir gayeye yönelik olarak tutum ve davranışlar sergiler. Bu anlamda şuurlu bir hayat anlayışı, kişinin davranışlarının olgunlaşmasının asgari şartlarındandır.

Hayat isteklerimize göre değil, yaşadıklarımızla şekillenir. Hayatın bir gayesi vardır ve biz bu gayeye ulaşmak için buradayız ama eğer gayret etmez isek, muhtemelen ona ulaşamayız. İnsan hayatının en büyük gayesi, kabiliyetlerini en iyi şekilde kullanarak kendini gerçekleştirmek ve mükemmelliği yakalamaktır.[1] Hayatın anlamını, karakter şekillendirir, bu karakterin aktivite biçimini ise kişilik yönlendirir.[2]

İnsanın hayat anlayışı ile davranışlarının birbirine uyup uymadığını gösteren kişisel bütünlük, davranışların istikrar kazanması için çok önemlidir. İnsanın hayat enerjisinin kaynağı kendi özüdür. Kişi kendi özünden koptuğu zaman şevk ve heyecanı kalmaz. Hayatın anlamı da bu özden gelir; özle ilişkili yapılan her şey anlamlı, heyecan vericidir. İnsanın içinden ve vicdanından kopuk olarak yaptığı şeyler anlamsız ve sıkıcı gelir.

Şahsiyetli insan, başkalarının düşünce ve değerleriyle değil; kendi özüne dönerek, kendi değerleriyle hayatını kurar. Kişinin geleceğini kurabilmesinin en önemli unsurlarından birisi, kişisel bütünlüktür. Kişisel bütünlüğün olabilmesi için; insanın kendi içindeki ve çevresindeki gerçeklere şartsız saygı duyması ve onları tanıması gerekir. İkinci şart olarak, algılanan gerçeğin tüm sorumluluğu kabullenilmelidir. Bir insan ancak kişisel bütünlüğü kadar kendisidir.[3]

Kişilik, onu oluşturan toplumsal siyasal ve ekonomik koşulların tümü içinde ele alınabilir. Alışkanlık durumuna gelmiş, birbirine benzeyen, uzun süren niteliklerin birleşmesi, örgütlenmesi sonucu kişilik yapısı kavramı kullanılabilir. Kişilik, sayısız etkenlerden oluşan, değişik katmanların bulunduğu bir yapıdır.[4]

[1] Kur’ân, Mülk (67): 2; Ayetteki en güzel amel deyimi yapılan işin mükemmelliği manasını da ifade etmektedir. Ayrıca bkz. Wilcox, Sufizm ve Psikoloji, s. 9.

[2] Myers, Kişilik, s. 10.

[3] Bkz. Cüceloğlu, Savaşçı, s. 33-37.

[4] Köknel, Kişilik, s. 96.

 

Bir yanıt yazın