Mahkeme ve Adalet

Vatandaşlar arasında çözümlenmesi mümkün olmayan konular mahkemeye intikal eder. Mahkemeler; hangi konuda, ne kadar sürede, adaleti ne kadar tecelli ettirebilmektedir? Netice hükümler toplumdaki huzur ve mutluluğu sağlamada ne kadar etkilidir? Bu soruların cevabının bir kısmı, kanunlar ve kanunların ihtiyaç ve beklentiye uygunluğu ile yakından ilgilidir.
Daha önceki dönemlerde “cemiyet adamı kimliği” birçok hususun mahkemeye intikaline ihtiyaç olmadan çözümlenmesini sağlardı. Bu sistem devre dışı kalınca her ihtilaf mahkemeye intikal etmeye başladı. İş yükü artan mahkemeler, hem zaman hem de tetkik ve tahkik noktasında konulara derinlemesine nüfuz etmekte zorlandılar. Netice hükümler sadra şifa olmaktan ziyade ihtilafın bazen derinleşmesine bile sebebiyet vermektedir. Zira beklentisi karşılanmayan taraflar kendi usulleri ile meseleye müdahil olunca iş daha da çıkmaza gidebilmektedir.
Kanun teklifleri ve hazırlıkları, sosyal dokuyu yakından takip etmelidir.
Komşular ve akrabalar arasındaki ihtilaflar, sosyal huzuru derinden etkilemektedir. Bilhassa küçük yerlerde taraf tutma veya arada kalma durumları yaşanabilmektedir.
Adaletin tecellisi herkesi memnun ve huzurlu kılmalıdır. Hakka teslim olabilmek herkesin yararınadır. Ama bu hakka teslimiyet noktasında kim nerededir? Verilen hükümler hakkı gerçekleştirmede nerededir?
İnsani ve sosyal gelişim, hayatın ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alarak çözümleri hedeflemektedir.

Bir yanıt yazın