Zekât Bilinci ve Sosyal Yapı

Zekât, müslümanın malının % 2.5’unu Allah’ın emri ve imanının gereği olarak ilgili sınıf ve muhtaçlara vermesidir.
Sosyal yapıyı ayakta tutmanın yanında, helal kazancı diğer haklardan arındırmanın da çok önemli bir gereğidir, zekât. Zira zekâtı verilmeyen para ve mal helallikten çıktığı için bereketi de olmaz.
Son dönemde nice talebe yetiştiren bir muhterem zat, bir talebesine, evladım ilk maaşını alınca hiç harcamadan yanıma gel diye tavsiyede bulunuyor. Talebe ilk maaş heyecanı ile gelince; «Evladım, önce bu paradan «Allah’ın payını, hak sahiplerine ulaştır, sonra kendi ihtiyaçların için harca, zira dünyada ihtiyaç bitmez» nasihatinde bulunuyor. O kişi de bunu bir hayat prensibi olarak devam ettiriyor.
Her nisaba malik kişi, bu hassasiyeti tatbik etse cemiyet çok daha huzurlu ve dengeli olur.
Sosyal yapı, bir düzen ve denge üzere devam edebilir. Paylaşım ve harcama belli hassasiyetleri göz önünde bulundurmaz ise sosyal sağlık da bozulur. Güven kaybolduğunda cemiyet kaygıya bürünür. Akraba, komşu ve çalışanlarının halinden bigane olan bir zengin, bu zenginliğinin tadını da çıkaramaz. Köşe dönme ve kolaydan zengin olmanın cazip göründüğü günümüzde sağlıklı zihin ve sosyal yapı oluşturma noktasında çok daha dikkatli olunmalıdır.
Muhtaç bir toplumda zengin olunabilir ama zengin olarak yaşanamaz.

Bir yanıt yazın