Tanışmadan, sohbet boyutlu konuşma ve doğru iletişim olmaz.
Kültürümüzde birçok şeyle beraber tanışma formatları da erezyona uğramış durumdadır. Bir mecliste karşılaştığımız kişilerle kaynaşıp sohbetleşebilmek için tanışmak gerekir. Nitekim elinizi musafaha[1] için uzattığınızda isminizi söyleyerek tanışma zeminini oluşturmak medenî bir davranış şeklidir. İmam Şafii de, “Bir mecliste belli bir müddet bulunup tanışmadan ayrılmak oradaki kişilerin acziyetindendir” demektedir. Tanımadığınız kişilerle neyi nasıl konuşabilirsiniz? Tanışmaz iseniz, sathi bir iletişim boyutunda kalırsınız. Muhatabınız size “nasılsınız?” diye sorar. Siz de lutfen -derdiniz dahi olsa- “iyiyim” der geçersiniz. Zira tanımadığınız kişiyle neyi nasıl paylaşabilirsiniz?
Toplumlardaki selamlaşma veya merhabalaşma da bu noktada önem arz eder. Selam, benden sana zara gelmez mesajının ulaştırılması noktasında, güzel bir başlangıçtır. Bir asansörde yan yana durduğunuz kişilere, bir selamı çok görürseniz, kısa süreli asansör yolculuğunuz size saatler gibi gelebilir.
Üç vasıflı tanışma; isim-soyisim, nereli olduğunuz ve nerede ne işle meşgul olduğunuzu kapsar. Eğer iletişim kurmak istiyorsanız bunlardan biriyle giriş yaparak sohbetinize başlayabilirsiniz. Birkaç kişilik bir ortamı paylaşıyorsanız, herkesin kendisini tanıtmasına fırsat veriniz. Böylelikle o toplumdaki herkese, en az bir kere dahi olsa söz hakkı doğar. Bunun diğer bir faydası, unutulmayan en önemli unsurlardan birisi kişinin ses tonudur. Her insanı kendi sesiyle tanıma fırsatı da böylece yakalanmış olur. Kendinizi takdim ederken telaffuzunuza dikkat ediniz. Bilhassa isim ve soy isminizi söylerken diksiyon kaidelerine riayet ediniz. Nitekim mülakatlarda bile en çok dikkat edilen hususlardan birisi kişinin kendini takdim şeklidir.
Dünyaya geldiğimizde ailemiz tanınalım diye bize isim verir. Bu isim zamanla bizim kimlik ve kişiliğimizi de şekillendirir. Tanışma formatı, muhatabınızın söylediklerinin değer seviyeleriyle de alakalı bir boyutu gündeme getirir. Hangi bilgiyi kimden alacağımız noktasında bizlere ip uçları verir. Tanıdığınız kişiyle rahat iletişim kurabilirsiniz. Bu noktada dili de, iyi ve yerinde kullanmak gerekir. Nitekim Rabbimiz “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdar olandır.”[2] Ayetin birinci kısmında üst kimliğe dikkat çekilmişken, ikinci kısmında üstünlüğün ancak takva ile olduğu vurgusu yapılarak müthiş bir nokta gündeme getirilmiştir. Zira her insan iman, amel ve ihlasına göre kendi benliğinde değerlidir ve bunu en iyi bilen Allah tealâdır.
Muhatabınıza bir şeyler anlatmak istiyorsanız önce onu iyi dinlemelisiniz. Dinlemediğiniz kişiye bir şey anlatamazsınız. Rahat ve doğru iletişim için, kullandığımız üslup ve kelimeler de çok önemlidir. Burada durum teorisine uygun bir tarz izlemek gerekir. Saygı ve diğerkam/empatik yaklaşım, bütün iletişimlerimizde vazgeçilmez bir ölçü olmalıdır. Hepinize öncelikle kendimizi tanıyarak, herkesle doğru iletişimle, huzurlu hayatlar dilerim.