Öğretmenlik, sevgi ve özveri mesleğidir.
Öğretmenlerimiz, bizleri hayata hazırlayan, okumayı, yazmayı öğreten eli öpülesi vefakâr ve cefakâr insanlar… Anne- babalar 2- 3 çocuk ile başa çıkamazken, onlar, 30, 40, 50 öğrencinin sükûnetini sağlamanın ötesinde eğitim ve öğretim vermeye çalışırlar. Belki çok defa kendi dertlerini unutarak özveri ile sınıfa girerler…
Ancak hızla değerlerden uzaklaşan toplumumuzda yozlaşma birçok sahada kendini gösterir hale gelmiş gibi görünüyor.
Araştırmacı, öğretmen, yazar ve öğretim elemanlığını içeren eğitim hayatımdaki tecrübelerimi veli olarak çocuklarıma aktarma, okul aile, öğretmen işbirliği çerçevesindeki gözlemlerim bazen içimi kanatıyor.
Öğretmenin rolüne güven ve saygı her geçen gün azalmaktadır. Toplum, idare ve öğrenciler tarafından öğretmenler ciddiye alınmamaktadır ve değer verilmemektedir. Bunu sözel anlamda değil pratik anlamda söylüyorum. Şahsiyetli, kişiliğiyle, davranışlarıyla örnek öğretmen sayısı ne kadardır? Kişinin sözünün değeri olabilmesi ve etkisinin artabilmesi için gerçekten “Söz’nün değerli ve yaptığının anlamlı” olması gerekiyor.
Sevgi ve özveri mesleği olan öğretmenlik sanki son zamanlarda iş bulma kapısı gibi görülür hale geliyor. Bunu çarpık eğitim sisteminin uzantısı olarak üniversite imtihanı puanlamalarında da görmek mümkün hale geliyor gibi… Evet, yüksek puanlı başarılı kişilerin öğretmen olması sevindirici bir durum… KPSS imtihanından yüksek puan alınca öğretmen olarak atanmak mümkün… Ama kendi psikolojisini kontrol edemeyenler sınıfı nasıl idare edecek. Kendi gelişimini tamamlayamamış, kendi dertlerini halledemeyen kişilerin sevgi mesleği olan öğretmenliğe bulaşmaları eğitim sorunlarını katlandıracak gibi görünüyor.
Devlet kapısının iş bulma kurumu olarak görülme zamanı geçiyor. Özellikle eğitim konusunda istihdam edilecek olanların formasyon kriterleri yeniden gözden geçirilmelidir. Çocuklarımız ve geleceğimiz öğretmenlerin elinde şekilleniyor. Dersin sevilmesi öğretmenin sevilmesi ile yakından ilgilidir.
Toplum olarak sağlıklı bir şekilde devamlılığımızın isteniyorsa bazı noktalarda acil tedbirler alınmalıdır. Aile, sokak, TV, internet, medya, sağlıklı toplum yapısına hizmet eder bir hale gelmelidir. Eğitim yapboz tahtası olmaktan çıkarılmalı, aynı hedefe hizmet eder hale gelmelidir. Aksi halde çocuklarımız heder olabilir. Enerjileri olumlu ve verimli şekilde değerlendirilemez ise sağlıksız bir zemine kayabilir.