İş ve çalışma, hayatın bir parsacısıdır. Her kişinin şu veya bu şekilde bir meşguliyeti ve çalışma sahası vardır. Köyde tarla bahçe işiyle uğraşandan, şehirde fabrikada çalışanı, polisi, esnafı, şoförü ve öğrencisi çalışır.
İşleyen demir ışıldar atasözümüz çalışmanın insan dünyasına katkısına işaret etmektedir. Ancak çalışma şartları insan onurunu, maddi ve manevi sağlığını tehdit eder boyutta olmamalıdır.
Madenlerde çalışanlar ve onların hayat ile ölüm arasındaki yolculukları hepimizi derinden etkilemektedir.
Her çalışanın dinlenme ve istirahat hakkı vardır. Gün içinde çalışma ve istirahat saatleri bellidir. Eve varıldığında günün yorgunluğunu atmak için rahat kıyafetler giyilir ve imkân varsa ayaklar uzatılır, şöyle bir istirahat edilir.
Çalışan anne ve bayanların çalışma saatleri biraz daha uzun olabilmektedir. Onlar evin; yemek, bulaşık, çamaşır, ütü ve temizlik gibi daha birçok işlerini de çok defa takip etmek durumunda kalabilmektedir.
Tatil olan Pazar günlerinin mahmur sabahları, istirahatin (rahata erebilme) en rahat yaşanabildiği zaman dilimleridir. İş günlerinde koşturmaların olduğu sokaklar Pazarları tenha, hareketsiz olabilmektedir. Uyuma saatleri, diğer zamanlara göre biraz daha keyfidir. Açık büfe kahvaltı mekânları kahvaltıyı diğer günlerin öğle yemeği saati olan 13’e kadar uzatabilmektedir. Uzun süreli yurt içi ve yurtdışı tatilleri Türk insanının geniş kesiminin erişebildiği bir değer olmaktan uzak gibi görünmektedir.
Rahata erme, bedeni olduğu kadar, zihni ve ruhi de olabilmelidir. Gönlü huzura kavuşmayanın, bedeninin dinlenmesi bir noktaya kadar kişiyi rahatlatabilmektedir.
Beden, ruh ve sosyal sağlığımızın tam olduğu güzel günlere erişebilme ve hakiki istirahati hak edebilme ümidiyle selamlar.