CİNNET’E GİDEN YOL

Son zamanlarda sık sık cinnet haberleri duymaya başladık. Bu durum insanî ve sosyal tedbirler alınmaz ise daha da artabilir. Çünkü maddîleşen bir toplum, gerçek huzur ve mutluluğu bulamaz.

İnsan davranışları belli bir denge üzerinde gider. Maddi unsurlar sadece insanın bedeni ihtiyaçları ile ilgilidir. Ruhî yönü ihmal edilen insan ve toplumlar cinnete daha yakın hale gelirler. Amerika’daki okul baskınları vs. de bu çerçevede ele alınabilir.

İnsanî, toplumsal ve aile içi iletişimlerin sağlıklı olması, cinnete giden yolu kapatabilir. Aksine aşırı baskı ve basınçlar ise, patlamalara ve cinnetlere sebebiyet verebilir. Cinnet ve intihar, insanın bunalıp kendini her yönüyle çözümsüz hissettiği noktada ortaya çıkar. Önemli olan hiçbir kişinin bu vartaya kadar ihmal edilmemesidir. Problemlere giden yolun önceden kapatılması gerekir. Uçuruma doğru giden yolun barikatlar ile kapatılması bir zorunluluktur.

Çok defa cinnetin hedefi, yakın çevre olmaktadır. Evlilik kaynaklı aile bağları, devamlı onarılmalı ve beslenmelidir. İnsanları çığırdan çıkaracak baskı ve aşırılıklara asla izin verilmemelidir.

Cinnet noktasına gelen kişi, zaten kendini gözden çıkardığından en yakınındakilere, çocukları dâhil, zarar vererek hatta onların canlarına kastederek, sonunda intihar etmektedir. Yani bu durumdan en fazla en yakındakiler zarar görmektedir.

İşte sosyal sağlık, bu noktada önceden devreye girmeli insanların bu denli kontrolden çıkmalarına sebebiyet verebilecek problemler önceden çözüme kavuşturulmaya çalışılmalıdır.

Sosyal sağlık ve sıhhati koruma stratejileri cinnete giden yolu kapatmalıdır. Cemiyet adamı denilebilecek, aile büyükleri, muhtar, din adamı, öğretmen, belediye başkanı gibi kimlikler, bu noktalarda da özverili çalışmalar yapmalıdırlar.

Yakın çevre tarafından bu gibi tehlikeler fark edilebilir. Ciddi tedbirler alınmalı, problemler, çözüm stratejilerine uygun bir zeminde konuşulabilmelidir. Bizde çok defa tartışma ve çözüm arama zeminleri sağlıklı oluşturulamadığından konuşma ve paylaşım anında çözümsüzlükler derinleştirilmektedir. Çözüm için her iki tarafın söz, tecrübe ve birikimine güveneceği bir kimliğe ihtiyaç hissedilmektedir. Gerekirse bunun için profesyonel desteğe başvurmalıdır.

Herkesin bulunduğu ve baktığı açıdan kendine göre durumlar farklı olmaktadır. Hak, hakikat ve çözümü arayan yaklaşımlarda hakiki gerçek ve doğru ön plana çıkar. Uyum stratejileri oluşturulabilir.

Zamanında tedbir alınmayan basit olaylar, herkesin üzüleceği bir cinnet ile son bulabilir. Bu noktada, sadece cinnet geçirip silahı ateşleyen değil, bu tehlikeyi görüp önceden tedbir almaya çalışmayanlar da, adlî olarak olmasa bile, sosyal ve insanî olarak sorumludurlar.

Değerler, inanç ve insanlık bizi daha duyarlı olmaya sevk etmelidir. Zamandaki öngörüler ve basit çare üretimleri cinnete gidecek yolları kapatabilir.

Bir yanıt yazın