Şimdi bir rüzgâr esse, savursa günahları,
Bırakmasa hiç yerde, zulmedene ahları.
Yüzü gülse mazlumun, zalimin hükmü bitse,
Çocuk yüzlerindeki, keder yok olup gitse.
Gece kötülükleri, karanlığına katsa,
Bütün kirli yürekler, sonsuz uykuya yatsa.
En derin çukurlara, gömseler silahları,
Paraya tapanların, yıkılsa ilahları.
Bir peri kızı gelse, sorsa muradın nedir,
Ne altın köşk isterim, nede atlastan sedir.
Derim bitsin sefalet, bebeler aç ölmesin,
Fitne denilen iblis, kardeşleri bölmesin.
Kavuşsa Leyla’sına, mecnun gibi gezenler,
Her yuvada mutluluk, bozulmasa düzenler.
Çok değil istediğim, ey benim güzel perim,
Mana yoksa gönülde, söyleme hiç der pirim.
Gezdim bir bir kalpleri, baktım içinde ne var,
Kaç yürek harman gibi, kaçı kafesten de dar.
Anladım ki insanlık, anlamayacak laftan,
Yarab ayır melunu, masumla aynı saftan.
Şükran Gülcenaz AYDOĞAN