DÜNYA DEDİĞİMİZ BAHÇENİN DİĞER BİR YÜZÜ-Misafir Kalem

Dünya ile birlikte koşacağım, yarışacağım diyen onun yükünü taşımalı, bedelini de ödeyip sonucuna katlanmaya hazır olmalıdır. Ya dünya seni kendine yem edecek ya da sen onu dareyn (dünya-ahiret) saadetine vesile  edeceksin. Bu noktada teknolojinin hayatımızdaki rolü çok büyük… İki yüzlü bir araç/mı desek yoksa bizi içine çeken bir girdap mı kullanıma göre değişiyor sanırım?
Ben ona dünyanın en büyük çöplüğü demek istiyorum. Sosyal medya sürekli çöp üretiminde. Nasıl mı?
İnsanlar kendi kaderlerine, hayatlarına razı olmuş yaşamaya çalışırken bir anda karşısına allanıp pullanmış sadece olumlu yönlerini sergileyen bir hayat sunuyor. İnsan da hep zahmetsiz hayatı, nimetleri güzellikleri arzu ettiğinden bir an’da aradığını bulduğunu zannederek sözlerin ihtişamının eşliğinde farklı bir âleme girdiğinin bile farkında değil. Çünkü hep arayıp bulamadıkları önüne sergileniyor bütün ihtişamıyla. En iyi işi yapmak için buraya uğrayan gerçek gayesinden sapıp belki de hiç çıkamayacağı bir vartada yol alıyor .
Gündelik, an’lık yaşanan mutluluklar, heyecanlar yine geldiği gibi gidiyor belki de sonu büyük bir hüsran ve gönül kırıklığı ile son bulur. Kim ne söylerse söylesin kendi içinde yaşarsın, kendi kendine yaptıklarını ve bazen hesabını yapmakta zorlanır acısını en derinlerde hissedersin.
Zahmetsiz mutluluk sadece kişiyi bencilleştirip doyumsuzlaştırarak yüzeyindekileri gösterir ve insan öyle bir varlık ki az geldiğinde ağlar, çok geldiğinde naz eder ve azıtır. İkram edilen nimeti teper edilmeyenin peşinden fütursuz efor sarf eder.
İnsanın her yerde var olma içgüdüsünü tetikleyen öz duygularımızı yok etmek için elimize verilmiş bir silah gibi. Belki de hayatımızda bize hiç lazım olmayacak olan bilgiler yükleyerek dimağımızı meşgul edip onu bir çöplüğe çevirmekle ruhumuza da işlediğimiz gereksiz duygularla ona büyük bir vebal yüklediğimizin farkında değiliz.
Evet herkesin her şeyi bilmezi lazım değil ama kendisine lazım olan şeyi bilmesi lazım. “İnsan çoğu zaman yasaklanmış olan yardıma müpteladır” (İmamı Rabbani ) buyuruyor. Konuşmasıyla sözleriyle, beğeni kazanacağını bu sebeple bir yerlere geleceğini düşünen, düşünmeden her şeyi yorumlamakta, yargılamakta. Konuştuklarının yorumladıklarının membaını bilse, onları aklı selim ile tartabilse ne büyük bir vebale girdiğini görme imkanı olacak. Sosyal medya bir milleti ruhen yıkmak için kurulmuş en basit yem. Ve en bariz ve çirkin kırıcı olan tarafı da süslenmiş sözler ile önyargı… kim sorsa entellektüeller kültürlüler dedi kodu etmez…? bu siteleri kuranların gayesi asıl inançlı kesime bunları öğretmek ve fütursuzca eleştirileri normal göstermek .
Bütün değerleri basite indirgeyip kendi projelerini bizlere manupüle ile kabul ettirmek ve zaman bunu gerektiriyor diyerek inançlıların akıllarını bulandırmak .
Böylelikle insan bir buhranda iki arada kalmış yaradılışına ters olan yaşantısıyla bedeni ve ruhu ile sürekli kavga halinde. Kendisiyle kavga eden mutsuz, umutsuz, zahmetsiz ne varsa her şeyin kendisinin olmasını talep eden biri.
Duygularımız hızlı bir tüketime itildi, kanaatsizliğe sosyal medya yardımcı olmakta …
İnsan akıbetini düşünmeden kendi çıkarları için oluşturduğu çevreden, zamandan, mekandan, düzenden bir gün gelir ruhuna bedenine yabancı durumuna düşer ve kendini kaybetmenin ızdırabıyla yapayalnız kalır.
Bunlar alıntı değil kendi düşündüklerim ve gözlemlediklerimdir, çoğunuda yazmadım buraya. insana gerçekler ağır gelse de bilmekte, kendimizle yüzleşmekte büyük faidesi oluyor bir müddet sonra sanırım çok uzun sürmez bizim memlekette de ruhen hasta bir sürü insan olabileceğini görmek şimdiden mümkün. Bir uzmanın söylediği dikkate alınırken neden bir yaşayanınki kale alınmasın. Gülistan BAHAR

Bir yanıt yazın