Duygu, insanın ayırt edici en önemli vasıflarındandır. Olumlu ve olumsuz duygular arasındaki hassas çizgi, insanlık kalitesini ortaya çıkarır. Kişilik de duygu yönetimiyle şekillenir.
Kişinin eğitimi, üslubu, hayat tarzı, eylem ve sözleri, iletişim ağını oluşturur. Duygu yönetimi, bu iletişim ağının ve kimliğin oluşmasıyla yakından ilgilidir. Hangi duygunun hangi hedefe yönelik nasıl kullanılacağı, nefis mücahedesi denilen uzun uğraşları gerektirir ve hayat boyu devam eden bir süreci kapsar.
Ahlâkî ve duygusal eğitimi sağlıklı bir zeminde şekillenmeyenler, duygu yönetimi hususunda zorluk çekebilirler. Kişinin iç dünyasındaki fırtınalar, şuur ve şuuraltı seviyesinde kişisel bütünlüğü, tevhide yönelik olabilmelidir.
Arzu ve hevesin meşru veya gayr-ı meşru kullanılmasıyla duygu yönetimi yakından ilgilidir. İnanç ve değerlere dayalı olmayan bir tutum, kişiyi farklı mecralara savurabilir.
Size ait olmayan bir şeye yaklaşımınız veya bakışınız, inanç ve değerlerinize ne kadar uygundur? Eğer tevhitten bahsediyorsak, her şeyde bu tevhidi gerçekleştirme derdimiz var mı? Yoksa farklı bahane ve meşrulaştırma oyunlarıyla kişi kendini mi kandırmaktadır?
Şu veya bu kişinin, şu veya bu şekilde giyinmesi veya davranması bizim duygu dünyamızı nasıl etkiliyor? Duygu yönetimi ile inanç ve değerlerimiz ne kadar uyumlu? Sokak, medya, zaman deyip geçiştirme taktikleri mi uyguluyoruz yoksa temel değer ve ölçülere uygun duygu ve düşünce yönetimi diye bir derdimiz var mı?