Ergenlik ve Ergen Psikolojisi

Ergenlik, çocuklukla yetişkinlik arasında kalan bir ara dönemdir. Ergenlik dönemi, duygusal oluşumların, zihinsel değişimlerin, fiziksel olgunluğun bir bileşimidir. Bu dönemde olanlar heyecanlandırıcı ve canlandırıcı, aynı zamanda da ürkütücü ve karıştırıcıdır. Ergenlik belirli yaşlarla sınırlı olmayan bir dönemdir. Bunun yanı sıra ergenlik kelimesinin yerine gençlikte kullanılmaktadır. Ergenlik; buluğ çağına erme sebebi ile biyo-psikolojik bakımdan çocukluğun sonu ile toplum hayatında sorumluluk alma dönemi olan çocukluk ve gençlik arasında kalan 12-24 yaşları arasındaki gruptur.

Ergenliğin yaş sınırları oldukça geniş tutulmaya çalışılmıştır, bunun sebebi bireysel ayrılıklardır. Sağlık ve bedensel yönden şartlar iyileştikçe ergenlik yıllarının başlangıcı olarak kabul edilen erinlik daha küçük yaşlarda ortaya çıkmaktadır.

Ergenin beden yapısı ile ilgili olarak en önemli gelişmeler boy ve ağırlık artışı, iskelet ve kas gelişimi, iç salgı sistemindeki gelişme ve çeşitli organlarda görülen büyümelerdir. Ergenlik dönemi insan gelişimindeki en hızlı büyüme evresinden birini oluşturmaktadır. Bedendeki hızlı gelişme, duygusal ve davranış alanında da kendisini gösterir.

Erkekte ses değişir ve kalınlaşır. Kızda göğüsler gelişir ve gövdede belirli bölgelerde yağlanmalar görülür. Ergenlik değişikleri kızlarda erkeklere göre 1-2 yıl önce başlar ve biter. Ergen, biyolojik gelişim döneminde, hormon dengesinde bir takım değişikler yaşamakta ve buna bağlı olarak da farklı duygu ve davranışlar oluşmaktadır. Örneğin; karşı cinsten hoşlanma, çabuk sinirlenme, hırçınlık…

Bu dönemde dengeli ve uyumlu ilkokul çocuğu gider, yerine oldukça tedirgin, güç beğenen ve çabuk tepki gösteren bir genç gelir. Duyguları hızlı iniş çıkışlar gösterir. Çabuk sevinir, çabuk öfkelenir, olur olmaz şeyleri sorun yapar, tepkileri önceden kestirilemez olur. Derslere ilgisi azalmış olur, çalışma düzeni bozulmuştur, istekleri artmıştır. Kendine tanınan hakları yersiz bulur. Evdeki kuralların ağırlığından ve sıklığından yakınır. Ana-babanın uyarılarına birden tepki gösterir, inatçıdır. Evde pek durmak istemez dağınıktır, savruktur, gürültülü müzikten, yalnız kalmaktan ve gizlilikten hoşlanır. Bunun yanı sıra akran gruplarına yönelim başlar. Çoğunlukla arkadaşlarıyla birlikte olmak ister. Ergen için bir gruba ait olmak önem taşır. Grubun norm ve değerlerine uyum sağlar. Kişiliğin geliştiği dönemler “Ben kimim? Neyim? Ne yapmak istiyorum?” sorularına yanıt arar.

Ergenin benliği yalnızca yaşı ilerleyip boyunun uzaması nedeniyle olgunlaşmaz. Olgunluk,bazı belirli kişiler arası deneyimler ve eğitsel sonuçlar ya da başarılar sonucunda gelişmektedir. Büyümenin değişik evrelerinde başarması gereken belirgin görevler ergenlik dönemi içinde geçerlidir. O görevlerin başarılı bir şekilde tamamlanması bireyi daha ileri düzeyde bir büyümeye hazırlar.

Ergen bir erkeği ve kızı bekleyen temel gelişim görevleri şunlardır:

_ Her iki cinsten yaşıtlarıyla yeni ve daha olgun ilişkilerde başarılı olmak.

_ Erkek ve kadın toplumsal rolünü başarmak.

_ Fiziksel görünüşünü kabul etmek ve bedenini etkili bir şekilde kullanmak.

_ Ana babadan ve diğer yetişkinlerden duygusal bağımsızlığını kazanmak.

_ Ekonomik bağımsızlık güvencesini kazanmak.

_ Bir meslek seçmek ve ona hazırlanmak.

_ Evlilik ve aile yaşamı için hazırlanmak.

_ Yurttaşlık yeterliliği için gerekli zihinsel becerileri ve kavramları geliştirmek.

_ Toplumsal olarak sorumlu davranışı istemek ve yerine getirmek.

_ Davranışa rehber olarak bir değerler takımı ve bir etik (ahlak) sistemi oluşturmak.

Bir anlamda bu on gelişim görevi,başarılı bir yetişkin yaşamı için gerekli olan öğrenmelerin ve başarıların ön şartı olmaktadır.

Benlik, bir kişinin bilinçli bir şekilde kendi varoluşu olarak adlandırabildiklerinin toplamıdır. Deneyimlerden çıkartılan düzenlenmiş bir bilişsel yapı (farkındalığımız) olarak değerlendirilebilir. Bunlar kendimizi bir varlık olarak nasıl değerlendirdiğimize ilişkin fikirlerdir.

Benlik saygısı, bireyin benliği beğenme ve değerli bulma derecesidir. Her birimiz “ben böyle bir kişiyim” tarafından yapılandırılmış belirli bir benlik imgesine sahibizdir. Benlik duygusu,yalnızca ideal olarak olmak istediğiyle değil, aynı zamanda diğer insanlarla olan etkileşimde kendi benliğini nasıl gördüğüyle de ilgilidir. Bu karşılaştırma,ergenlik yıllarında daha fazla enerji ve yoğunluk taşıdığı gibi ben merkezlilik çerçevesinde kendini gösterir.

Gerçekte benlik ergenlik döneminden önce gelişmeye başlar. Benliğin gelişiminde ana baba tutumları, yaşıtlarıyla ilişkileri etkide bulunur. Ana babalar farkında olmadan, ergenin bazen daha genç çocuk gibi bir benliği oynadığı ve bazen de daha olgun yetişkin gibi bir benliği kazanma arzuları arasındaki çatışmanın kurbanları olmaktadır. Bir dönem için bu hem ana baba hem de ergen için karışıklık yaratmaktadır. Ergen, genç ve yaşlı benliği arasında gidip geldikçe,ana babalar hangi benliğe tepkide bulunacakları konusunda kararsız kalmaktadır. Bunu yalnızca zaman halledebilir ve bilge yetişkinler ergenliğin yalnızca bir büyüme dönemi olmadığını, aynı zamanda dışa açılma dönemi olduğunu da bilirler.

Fiziksel gelişim ve bireyin büyüme hızı, benlik duygusunda güçlü bir etkiye sahiptir.

Düşük benlik saygısı, güven eksikliği veya değersizlik duyguları bir genci, okul başarısızlığı, devamsızlık veya ilaç kullanımı gibi kendini yenilgiye uğratıcı davranışlara götürebilir. Ana babalar ve eğitimciler bütün bu zarar verici davranışlarla ilgilenirken, sıklıkla altında yatan duygusal konuları göz ardı ederler. Ergenlerdeki depresyon, düşük benlik saygısı ve çaresizlikle güçlü bir şekilde bağlantılıdır. Her nasılsa depresyondaki ergenin bazen bunu tanımlaması zor olabilir, çünkü o, saldırgan ve dikkat çekici davranışlar gösterebilir ya da içine kapanabilir. Depresyonun ana öğesi bir süreden beri var olan değersizlik duygusudur. Kendini olumsuz bir yöne sevk edebilir, görünüşüne çok az ya da hiç önem vermeyebilir ve okulda problemler yaşayabilir. Kızgınlık patlamaları olabilir. Öğrenci okula gitmeyi reddedebilir, çünkü yetersizlik hisseder. Bütün bunlar düşük benlik değerinin yoğun bir şekilde yaşanmasına bağlı olabilir.

Düşük benlik saygısı, ana-baba ve okulun çabalarıyla değiştirilebilmektedir. Öğrencilerin cesaretlerinin kırılması yerine, riskleri göze alabilecekleri ve başarısızlıklarından öğrenebilecekleri şeklinde güven duyulmasına ihtiyaçları vardır. Başarı ya da başarısızlık çoğunlukla zeka düzeyinin yüksekliğinden çok benlik saygısı ile bağlantılıdır. Ana-baba ve öğretmenler, dereceler ya da notlara değil çabaya odaklanabilir ve destekleyici olabilirler. Gerçekliği cesaretlendirebilir ve çocuğun kızgınlığını görmezden gelebilirler. Cesareti kırılmış ve yetersizlik yaşayan birinin çevresindeki önemli kişilerden destek almadan okulda üretici olması çok zordur.

Çocuğunuz ergenliğin stresini yaşarken, onun benlik saygısının oluşmasına yardım etmenin yollarını bilmek gereklidir.

Bunları şöyle sıralayabiliriz:

1- İyi,olumlu düşünceler,çalışmalar vb. için kredi verin. Belki bir ayrıcalık,bir ödül verilebilir ya da ödül sözcüğü söylenebilir.

2- Duygularına saygı gösterin ve onu yargılamaktan kaçının. Şikayetlerini,endişelerini veya ilgilerini dinleyin ve onları anlamaya çalışın.

3- Çocuğunuza sorumluluklar verin ve başaracağına ilişkin ona güvenin.

4- Birlikte zaman harcayın.

5- Ona ilginizi gösterin.

6- Ondan beklentinizde mantıklı olun.

7- Çocuğunuz,desteğinize gereksinim duyduğunda bunun için hazır olun.

8- Profesyonellere danışın ve çocuğunuz intihara yönelik ya da kendine zarar verici düşüncelerini açıklarsa yardım isteyin.

Gençlik yalnızca olumsuzlukların yaşandığı, toplandığı bir çağ değildir. Gençlik; tatlı hayallerin, tutkuların ve idealizmin filizlendiği, sıkı arkadaşlıkların, ilk sevgilerin yaşandığı dönemdir. Yeniliğe ve ileriye doğru atılımların yapıldığı, kendini kanıtlama ve kendi kimliğini ortaya koyma çabalarının yaşandığı dönemdir.

ERİNLİK DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ

Erinlik diğer gelişim dönemlerinden farklı özellikleri olan bir evredir. Bu özellikler bir daha yaşam boyu görülmezler.

En önemlileri şunlardır:

1. Erinlik çakışan bir dönemdir: Erinlik çocukluğun sonlarına doğru başlar ve ergenlik yılarında devam eder. Çocuk cinsel olgunluk yaşına gelmeden birkaç yıl önce bir takım fiziksel ve davranışsal değişikler geçirmekte, ancak ergen sayılmamaktadır. Bu nedenle erinlik bir yandan çocukluk diğer yandan ergenlikle çakışan bir dönemdir.
2. Erinlik kısa bir dönemdir: 2 yıldan 4 yıla kadar uzayabilir. Erkeklerde 4, kızlarda 3 yıla kadar sürmektedir.
3. Erinlik hızlı bir değişme dönemidir: Erinlik, gerek fiziksel gerekse psikolojik değişikliklerin çok hızlı olduğu bir dönemdir. Bu hızlı değişme karmaşa , yetersizlik ve güvensizlik duygularına ve bir çok çocukta istenmeyen davranışlara yol açar.
4. Erinlik bir olumsuzluk evresidir: Olumsuzluk, bireyin karşıt bir tutum içine girmesini yada daha önce geliştirdiği bazı iyi niteliklerin olumsuzlaşmasını açıklar. Bu karşı tutum, özellikle erinliğin başlarında çok belirgin ve yoğundur.
5. Erinlik yaşı değişiktir: Erinlik yaşı çok küçük yaşlardan başlayarak 18-19 yaşlarına kadar herhangi bir yaşta yer alabilir. Ancak erinlik yaşı ortalama olarak kızlarda 13, erkeklerde 14 yaş olarak saptanmıştır.

 

Kaynak: www.havzaram.googlepages.com/ERGENLIKCAGIPSIKOLOJISI.doc

Ergenlik dönemi, biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan bir gelişme ve olgunlaşmanın yer aldığı, çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. Ergenlik kavramı, tanımı, gruplandırma ve yaş dilimleri içindeki yerinin saptanması açısından değişik toplumlarda ve dönemlerde değişik yaklaşımlarla ele alınmıştır. Sosyo ekonomik koşullar, sağlık, beslenme, iklim ergenliğin başlama yaşını etkiler. Ülkemizde kızlarda 10/12 erkeklerde ise 12/14 yaşlarında başlar.

ERİNLİK: Erinlik dönemi, cinsel organların olgunlaştıkları sırada oldukça kısa süren fizyolojik değişiklikler evresi olarak görülür. Erinlik döneminde cinsel organlardaki gelişme üreme fonksiyonuyla doğrudan ilgili olan temel cinsel özelliklerle, üreme fonksiyonuyla dolaylı ilgili olan ( tüylenme, göğüs ve kalçaların oluşumu… ) ikincil cinsel özellikler biçiminde özetlenebilir.

Ergenliğin bir bölümünü oluşturan bu evre, kızlarda 6 ayı biraz aşarken , erkeklerde 2 yıl, hatta daha da fazla sürebilir. Her ne kadar erinlik ergenliğin bir evresini oluşturmaktaysa da erinlik öncesi, erinlik ve ergenlik aşamalarını içeren uzun süreli bir dönemdir. Fizyolojik yönden ergenliğin, özellikle üreme organlarıyla ilgili salgı bezlerinin olgunlaşması sonucu işlevlerine başlamalarıyla tamamlandığı kabul edilir.

BEDENSEL GELİŞİM:

Ergenlik dönemi, insan gelişimindeki en hızlı büyüme evresinden birini oluşturur. Bu dönemdeki bedensel gelişim, duygusal, sosyal ve zihinsel olgunluklarının temelini oluşturmaktadır. Bir başka deyişle, ergenlik, biyolojik değişmeyle başlar ve bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişmeyle son bulur. Ergenlik beden yapısıyla ilgili olarak akla gelen en önemli gelişmeler, boy ve ağırlık artışıyla iskelet ve kas gelişimi, içsalgı sistemindeki gelişim ve çeşitli organlarda görülen büyümelerdir.

Ergenin cinsel açıdan olgunlaşmasıyla bedensel değişimleri ve kısa süreler içinde boy atarak büyümesi, hipofiz bezinin büyüme hormonu salgılaması sonucu gerçekleşir. Cinsel erinlik ise erkeklik hormonu olan androjen ve kadınlık hormonu olan östrojen ile gerçekleşir.

Boy uzaması ve ağırlık artışını gösteren grafik eğrisi incelendiğinde, gerek ergenliğin başlangıcı, gerekse hemen öncesinde hızlı bir gelişim görülür. Ağırlık ve boy gelişmeleri karşılaştırıldığında ağırlık artışı, boy uzamasına paralel bir gelişim izler. Erinlik öncesinde kızlar erkeklerden daha hafiftirler. Erinliğin başlangıcında kızların erkeklerden daha ağır olduğu görülür.

Çocukluk döneminde kaslar vücudun toplam ağırlığının %30 unu, olgunlaşma sonucu ise %63 ünü oluşturur. Ergenlik döneminde kemikler hacimce de büyüktürler.

Çocukluk dönemlerinde kız ve erkek arasında şekil açısından çok farklılıklar varken, ergenlik döneminde bu fark giderek artar. Erkek ergen şekli genellikle dümdüz uzanan bacaklar, dar kalça, geniş omuzlarla karakterize olurken, kızlarda , eğimli bacaklar, geniş kalçalar ve dar omuzlardır.

KİŞİLİK GELİŞİMİ:

Eskiden hep çocuk olarak algılanırken, şimdi kimi zaman çocuk, kimi zamanda yetişkin olarak nitelendirilmektedir.

Bu dönemde hem çocuğun kendisini ve dünyayı algılayışı hem de diğer insanların çocuğu algılayışı eskisi gibi değildir. Tüm bu etmenler çocuğu, bir kimlik aramaya doğru iter ve sonuçta çocuk ergenlik döneminden ya kimliğini kazanmış olarak ya da kimlik karmaşası ile çıkar. Kimlik bocalamasına yol açan etkenler 3 grupta toplanır.

1. Düşünce sistemindeki değişiklikler

2. cinsel rollerdeki değişiklik

3. meslek seçimine yönelme

DÜŞÜNCE SİSTEMİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER:

Ergenlik dönemiyle birlikte, ergende fiziksel açıdan olduğu kadar bilişsel açıdan ortaya çıkan değişiklikler de dikkati çekmeye başlar. Bilişsel gelişimde en son ulaşılan dönem soyut işlemler dönemidir. Bireylerin bu döneme erişme yaşları ergenlik dönemine girdiği yaşla çakışır.

Ergen için önemli olanın kendi düşünceleri ve kendisinin dünyayı algılayış biçimi olmasa da bu düşünce tarzının bir ürünü olarak ortaya çıkar. Ergen bu dönemde kendisini çok eleştirir. Kendisini çok eleştirdiği içinde herkes tarafından eleştirildiğini sanır. Sanki herkesin dikkati onun üzerindedir, herkes onun dış görünümüne çok önem verir. Ergen ben merkezci düşünce biçimi nedeniyle kendi inançlarının en doğru olduğunu sanmaktadır. Kendisini herkesten daha akıllı olarak görmektedir.

Ergenin kimliğini kazanması, bir yetişkin olabilmesi için bir yetişkin modele ihtiyacı vardır. Ancak anne-baba , öğretmen gibi yakın çevresindeki yetişkinler tarafından sürekli eleştiriliyorsa büyüklerin kendisini anlamadığını düşünür. Ergen eğer kendisine yakınlık gösteren , güvenen ve destek veren özdeşim modelleri ile karşılaşma şansına sahip olurlarsa, sağlıklı bir kimlik geliştirebilirlerdi. Aksi halde kimlik arayışı ya da kimlik karmaşası uzun yıllar devam edebilir.

CİNSEL ROLLERDEKİ DEĞİŞMELER

Ergenlik dönemine gelindiğinde, fiziksel olarak bedende erkek ve dişi özelliklerinin belirginleşmesi ile birlikte, kadın ya da erkek cinsel rollerinin benimsenerek, kimliğe dahil edilmesi işlemi hızlanır. Günümüzde gençler arasında cinsiyet rollerine yönelik kalıp yargıların yaygın olduğu görülmektedir. Bu duruma bağlı olarak ergenler, cinsiyetler arası bir farklılık olmadığını düşünmelerine karşın, kendi cinsiyetlerine has olan özelliklerden ayrılamamışlardır. Kendi cinsiyetini reddetmeden , her iki cinsiyetin özelliklerini potansiyelleri ölçüsünde güvenli bir biçimde taşıyan bireylere androjen bireyler denir. Androjen tipler kendi cinsel kimliğine ilişkin bir rol karmaşasına düşmeden , heriki cinse ait işleri de yapabilir. Örneğin bir kadın taksi şoförü olurken bir erkek ev şlerinde sorumluluk yüklenebilir. Androjen bireylerin daha güvenli ve kendilerine olan saygılarının daha yüksek olduğu savunulmaktadır. Aileler ve öğretmenler tarafından androjen davranışların teşvik edilmesi ergenin cinsiyet karmaşasına düşmesine engelleyecektir.

MESLEK SEÇİMİNE YÖNELME:

Gençlerin meslek seçimine doğru yönelmelerine lise yıllarına yani ergenlik dönemine rastlamaktadır. Meslek seçiminin yaklaşması kimlik duygusunu da tehdit etmeye başlar.Tüm yaşamı etkileyebilecek önemli bir kara vermenin gerginliği , verilen kararın uygunluk derecesine yönelik kuşkular ergeni bir bocalama ve kimlik karmaşası içine sokar ve ergen bu karmaşayı değişik ölçülerde yaşar.

Sonuç olarak, ergene kendisini tanıması ilgi ve yeteneklerini keşfetmesi, kendisine uygun mesleğe yönelmesinde yapılan rehberlik ve bunun yanı sıra ergenin kuşku ve korkularına duyarlı, anlayışlı bir yetişkin tutumu, mesleki karar verirken geçirilen karmaşanın sürecini azaltacaktır. Böylece kimlik duygusunun gelişimi önemli bir engelle karşılaşmadan devam edecektir. Öğrenciye yakın anlayışlı bir öğretmen ve aile tutumu ile genç bu süreci doğru karalarla atlatabilecektir.

Kaynak: http://www.psikolojievi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=205&Itemid=2

Bir yanıt yazın