HAYAT ve YOLCULUKLAR

 İnsan, hayata nerden geldi nereye doğru gidiyor? Felsefenin varlık problemi olarak ele aldığı bir konu. Var olmak, hayat bulmak, kainatın akışı içinde devam ediyor…
Bir de bu hayatın içinde yolculuklar var. Bazen köyden şehire, evden pazara, şehirler arası, ülkeler arası, kıtalar arası hatta gezegenler arası… Denizden, karadan, demiryolu ve havadan…
Her bir yolculuk, ön hazırlık ve tedarik gerektiriyor, farklı duyguların yaşanmasına sebebiyet veriyor. Ayrılık, hasret, vatan ve gurbet… nice şair ve sanatkara ilham oluyor.
Yolculuklarda karşılaştıklarımız hayatımıza bir iz ve tecrübe bırakıyor, bazen acı bazen tatlı. Bir öz var, yolculuk yapan, bir de ona kattıklarımız. Algı, düşünce, ilgi ve bilgi ile mana kazanıyor veya kaybediyor bu yolculuklar.
Dünya hayatı da aslında uzun bir yolculuğun mola yeri, elest bezminden/kalu bela gününden halidine fiha ebeda/ebedi hayata doğru… İnsana hayat veren «ruh» baki, o taşıyor hatıra ve manaları… Özlem duyuyor, bir «su» görünce hatıralar depreşiyor, cennetten bir nefha oluyor. Bir güzel ses, nağme, kuş ötüşü, Davudî ve lahutî bir havaya büründürüyor. Bu yolculukları maddî ve manevî bereket ile tamamlayabilme ve rızaya erebilme ümidiyle…

Bir yanıt yazın