Herkes için sürekli eğitime gereken önemi vermeyenler, başkalarının dümen suyunda gitmeye mahkum olur.
Son zamanlardaki “Herkes İçin Eğitim” (Education For all) yaklaşımı günümüzün yükselen değerleri arasındadır. Biz bunu kendi kültürümüzden beslenen iki değeri birleştirerek “Herkes için sürekli eğitim” şeklinde ele alacağız. Eğitim insan ile başlar denilebilir. Çünkü ilk insan aynı zamanda kendine sahifeler şeklinde kitap verilen ilk peygamberdi. Bunun aksine inananlar, Peygamberlere iman dairesinin dışına çıktıklarından ciddi bir tehlike ile karşı karşıya kalırlar. Hz. Âdem ile başlayan bu eğitim ve rehberlik Hz. Muhammed (s.a.v.) ile “Herkes için eğitim” ve “sürekli eğitim” olarak ön plana çıkarılmıştır. İki farklı vurgu ile ele alınan konuyu biz Herkes için sürekli eğitim şeklinde ele almaya çalışacağız.
Günümüz eğitim anlayışının önemli değerlerinden olan “sürekli eğitim”in temellerini de İslâm Peygamberi (s.a.v.)’de görüyoruz. Ancak bu noktada Müslümanların, ona ümmetliği tartışmaya açık olabilecek bir konumda gibi görünmektedir. Örnek insanın ifadesiyle “İlim öğrenmek, erkek ve kadın, her Müslüman için dini bir gerekliliktir.” Bu anlamda son zamanlarda UNESCO tarafından bir ihtiyacı karşılamak üzere gündeme getirilen “Herkes için eğitim”in patenti, biz farkında olmasak da gerçekte Hz. Muhammed (s.a.v.)’e aittir. Nitekim “Beşikten mezara kadar, ilim öğrenmeye çalışınız” sözü de inanan insanın ilimle irtibat noktasını belirleyecek düstur olmalıdır. Dolayısıyla “öğrenmenin yaşı ve başı yoktur”. Günlük hayatımızı ilmihal bilgilerini öğrenmeksizin, hatasız bir şekilde yaşamamız mümkün değildir.
Cehalet, insanda öğrenme ihtiyacı bitince başlar. Dolayısıyla kişi yeni gelişmeleri takip etmeli ve bilgi dağarcığını daima yenilemelidir. Savaş hali bile ilim öğrenmeye mani olmamaktadır.[1] Dolayısıyla sürekli ve herkes için eğitime gerekli önemi vermek hepimizin görevidir. Bu durum evlat yetiştirme noktasında da önem arz eder. Eğer onların gündemini yakalayamazsanız çocuk ve yeni nesli yetiştirmede yolda kalırsınız. Gerekli eğitim ve ufku veremediğiniz yeni nesil, hiç ummadığınız tesirler altında yetişir. Neticedeki olumsuzluklara siz bile şaşarsınız.
İyi bir eğitim, verimli ve huzurlu bir hayat için gereklidir. Eğitim, dünya görüşünün istenilen düzeyde şekillenmesi noktasında da önem arz eder. İyi eğitim almayan gençler, iyi bir iş ve evlilik hayatı da gerçekleştiremeyebilirler. Çünkü iyi anne-baba olabilmek için iyi eğitim almış olmak gerekir. Nesiller arası iletişim problemlerini, asgariye indirebilmek için bu kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
Baba ve annenin evladına vereceği en güzel şey, Allah yolunda iyi bir eğitim ve terbiyedir. Ve bu terbiye çok erkenden başlamalı ve bilinçli yapılmalı, gerektiğinde diğer eğitimci ve mürebbilerden yardım almalıdır. Dini eğitim noktasında içeriği ve çerçevesi güçlendirilecek “Yaz Kur’ân Kursları”ından istifade edilebilir.
Evet, insanı birinci derecede topluma kazandıran ebeveyndir. Ama günümüzdeki medya ve iletişim araçları bu etkiyi farklı boyutlara çekmektedir. Ana ve baba çocuğunun eğitiminde gerekli tedbirleri alamazsa bu boşluğu başkalarının doldurması kaçınılmazdır. Dolayısıyla sonuçtan şikâyete de hakkımız olmayacaktır.
Gerçek ve hak bilginin millet ve milliyeti olmaz. Ama günümüzde ilim sahasına dahi propaganda ve çıkarlar müdahale edebilmektedir. Ancak bu noktada tabi ki dikkatli olmalı, arı gibi her çiçekten aldığımız farklı unsurları bal haline getirmesini bilmelidir.
Her güçlü kültür gündeme damgasını vurur. Burada önemli olan değerlerimiz açısından faydalı ve zararlıyı fark edebilecek durumda olmamızdır. Nitekim Rasülullah (s.a.v.) “İlim müminin kaybolmuş malıdır. Nerede bulursa oradan alır.” Ve “İlim Çin’de de olsa arayınız” buyurmuştur. Eğitim ve ilim için gurbet şart gibidir. İlim için yapılan yolculuklar bu açıdan güzel örnektir. İlim ve eğitim için arı gibi bilinçli, karınca gibi çalışkan olmalıdır. Birçok âlimin hayatında gurbet vardır. Ancak ilim sahibi mütevazi olmalıdır. “İlim, ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin, Bu nice okumaktır” düsturunu da unutmamak gerekir.
Diğer bir konu bilgi ve değerlere uygun yaşama meselesidir. Çalışmak için yeterli zamanımız hep vardır. Yeter ki, doğru kullanmasını bilelim. Bilgi ve eğitimin gücünü kullanabilenlerin önünde durmak mümkün değildir. Doğru bilgi ve eğitim, verimli ve başarılı bir hayat için kaçınılmazdır. Ahlakî, dinî ve toplumsal değerlerin hayatiyetini kaybettiği toplumların istikbale ümitle bakmaları mümkün değildir.
Güzel bilgi ve mükemmel kültürün davranışlarımızı olgunlaştırması temennisiyle, hepinizi saygıyla selamlarım.
[1] “Bütün bunlarla birlikte, (savaş zamanı) müminlerin hepsinin toptan yola çıkması doğru olmaz; onların arasında her gruptan bazılarının seferden geri kalmaları, (bunun yerine) Din hakkında derin ve sağlam bir bilgi elde etmek yolunda çaba göstermeleri ve (böylece) seferden dönen kardeşlerini aydınlatmaya çalışmaları daha yerinde olacaktır; böylece belki, onlar (da) kötülüğe karşı kendilerini (daha iyi) korumuş olacaklardır” (Tevbe, 9/122).