Huzursuzluk, iç dünyamızdan ve özden başlar. İç huzuru olmayan kişi, durumunu iyileştirme çabasına girmezse, huzursuzluk içten dışa, çevreye sirayet eder ve kalıcı hâle gelir.
Etrafını rahatsız eden insanın, iç ve dış huzuru olmadığı gibi katlanarak artar. Bundan oluşan haklar; kul, kamu ve Allah hakkı olarak zimmete yazılır.
Haset, fesat ve öfke dolu kişiler, dünya ve ahirette huzur bulamaz. Dünyadaki huzursuzluğu giderebilmek için kişiler; nefsini farklı şekilde tatmine yeltenir. Eğlence, alkol, uyuşturucu, intihara kadar gidebilecek bir kısır döngü başlar.
Vücudun yeme içme ve maddi gıdaya ihtiyacı olduğu gibi, ruhun da; zikir, fikir, şükür ve tefekkür gibi manevi gıdalara muhtaçlığı vardır.
İç huzurumuza ihtimam gösterelim, dareyn saadeti için, ilahi rehberlikten azami ölçüde istifade edelim.