(Misafir Kalem)
Yükselirken kollarım semalarda duaya,
Gözlerim yaşla dolu kalbimdeki rüyaya.
Dalıp gitmişti engin aralanmıştı zaman
Ufuklar seferberdi İslamlığı dolduran
Her bir ağızda tek bir Allah’ı anıyordu.
Yer göğe karışmıştı, gök yerde yanıyordu,
İnerken yavaş yavaş karanlık gökyüzünden.
Bir ilahi saadetti yükselen minareden
Ellerde bir titreklik gözlerde birlik vardı
Yıldızlar karanlığı, nurlar her yanı sardı
Büyüdü seccadeler, kanatlandı gökyüzü
Onlar yaradan için olmuştu dizi dizi
Ne ulvi bir geceydi ki o gece Yarabbi
Kalbinin sahibini arayan yolcu gibi
Tutuşmuş yanıyordu birlik için ervâhın
Böcek, kuş, kurtla kuzu; yaprağı her ağacın
Zikrediyordu seni “Allah-u Ekber” diye
Kadir yalnız insana değildi ki hediye
Yaratılan her zerre diyordu “Allah bir”
O gece tüm mahlûkat getiriyordu tekbir
O gece indi Kur’an o Yüce Peygambere
O gece çıktı İslâm Allah için sefere
O gece hayallere sığmaz o denli büyük
O gece dedi Allah “İkra Bism-i Rabbük”
O gece pür nur ile aydınlandı kâinat
O gece gönüllerde parıldadı hakikat
O gece fanilere hem ezel hem ebeddir
O gece nice yıllık ömürlere bedeldir
O gece bin geceden daha da hayırlıdır
O gece müminlerin en büyük bayramıdır
Daha binler kerâmet, binler mucize gizli
O gece bereketli, faziletli, feyizli
Tevekkül kıl Rabbine, o gece Allah’a koş
Zikret Yaradan’ını inan ki gayrısı boş
Dünya uzun bir yolun kısacık bir anıdır
İman ile ibadet onun güzel yanıdır
El aç yalvar Allah’a kabul olur her niyet
Sana kalacak odur, odur en büyük servet
Tövbe, tilâvet, zikir günâhları eritir
En büyük kurtuluştur, bize Leylet’ül kadr.
Hadi Önal/ Elazığ