Misafir Kalem
Konsun yine pervazlara güvercinler, hu hu lara karışsın aminler,mübarek akşamdır, gelin ey Fatihalar, Yasinler….
Cenab-ı Allah varlığını ve birliğini insanlara duyurmak için zaman zaman peygamberler göndermiştir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamberlerin sonuncusudur.
Bütün peygamberler onu müjdeledi, bütün semavi kitaplar ondan söz ettiler. Peygamberimiz inançsızlığın, ahlaksızlığın, zulmün ve cehaletin insanlığı kapladığı bir zamanda, bir hidayet meşalesi olarak Miladi 571, Rabiülevvel ayının 12. gecesinde Mekke de dünya ya geldi. Bu teşrifiyle bütün kâinat huzur ve mutluluğa kavuştu.
Resul-i Kibriyası’nın nurunu kendi nurundan yaratan ve bütün âlemleri onun yüzü suyu hürmetine vücuda getiren, bir damla suya peri gibi güzellik bahşeden, denizlerde inciyi, kuru dallar üzerinde kırmızı gülleri yaratan, her canlının rızkını veren ve herkesin hamur teknesine kerem selini akıtan Allah’ın şanı ne yücedir. O’na, yağmur damlalarının, denizlerdeki katrelerin, çöllerdeki kumların, ağaçların, ağaçlardaki yaprakların sayısınca hamd eder, her işimizde O’ndan yardım dileriz.
Her zaman yüzümüzü O’na tutar, ona teslim olur, onun mağfiretini dileriz. O lütuf ve ihsan buyurmasa, dil ne söyler, kalem ne yazabilir ki? Her işimizde O’na güvenip dayanırız.
Vücudu şerifi Âlemlere Rahmet olan iki cihan güneşi ve Hatem-ül Enbiya efendimize salât ve selam ederim.
O ki, bütün Âlemler O’nun yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır. O’nun temiz varlığı “Levlak” ile tavsif edilmiştir. Mahşer Meclisi’nin seyyidi, herkesin sultanı, bütün âlemin canı ve nuru O’dur. Güneş de O’nun pak nurundan yaratılmıştır. Arş-ı a’la da. Cennet de O nurun şerefini taşır, Cibril de.
O ki, bilgi mektebinin muallimi, ilim ve irfan bahçelerinin Servidir. Ayağının bastığı yer, iki âlemin saadet gülistanıdır. Beşerin babası olan Cenabı-ı Âdem O’nun gülistanında boy vermiş, O’nun adını anarak Rabbine yüz tutmuştur.
Şan ve şerefte onunla boy ölçüşecek kimse yaratılmadığı gibi, güzellik ve güzel huyda da ona denk kimse yoktur. O’nun kıymet biçilmez güzelliği öyle bir derecededir ki, Hazret-i Yusuf ancak O’nun dalında bir goncadır. Hazret-i Yusuf’u görünce şaşkınlık ve hayretlerinden ellerini kesen Mısır kadınları, eğer onun mübarek cemalini görselerdi, elleri yerine yüreklerini keserler, gönüllerini pare pare ederlerdi. Kim de kudret vardır ki, O’nu meth için söz söyleyebilsin? O’nun şanında ne söylense, o yine hepsinden yücedir. O’nun şan ve şerefini, izzet ve makamını akıl tasavvur edemediği gibi, onun vasfının eteğine de el erişmez.
Bir bak, bir gör ki, gökyüzü Burak adıyla ayağına kadar geldi, Cebrail Aleyhisselam kadrinin huzurunda yer öptü. O’nun yüzü suyu hürmetine insanlığın baharı bulutlanıp ilahi bahçe fışkırdı. Bir parmak işaretiyle Ay’ı ikiye böldü, Mübarek parmaklarından sular çağlatıp ümmetini suya kandırdı.
Allah u Teâlâ, peygamberliği, mucizeyi onunla bitirmiştir. İyi huylarla cömertlik ve erliği, adalet ve mertliği onunla tamamlamıştır. Kur’an-ı Kerim de onun mucize saltanatıdır.
O’nun makamının erişilmezliğini anlamak için “LEVLAK” hitabına bakmak kâfidir…
Günler bize dostların güzelliği ile geceler onların duaları ile mübarek oluyor. Umudumuz dostların hediyesi, duamız sizlerin sevgisi.
Bin damla serpilsin yüreğine, bin tatlı mutluluk dolsun günlerine, bin bir hayalin gerçekleri bulsun, her türlü duaların kabul olsun, kandilin mübarek olsun.
Bakiler sevgiler adına nice dilekler vardır. Ölümü bile ayırır saymayan gönüller vardır. Mesafeler araya set çekmişse ne çıkar, dualarda birleşen gönüller vardır.
Kardeşliğin daimi olduğu, sevgilerin birleştiği dostlukların hiç bitmediği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de sevgi dolu nice kandillere.
SAİT ÖZDEMİR
YAZAR-UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN
www.geleceginseninellerinde.com