Kişinin Masuniyeti ve Adalet

Hukuk Devleti’nde rastgele olarak insanlar suçlu ilan edilemez. Kimin suçlu olduğuna ancak adalet sistemi karar verir. Ancak demokrasilerde hakkı aramasını bilmek gerekmektedir. Kimse size “bu hakkınız buyurun” dememektedir. Bu durumda güçlü hakkını alırken, zayıf mağdur olabilmektedir. Baroların avukat tahsis etmesinin de pek sağlıklı yürüdüğü kanaatinde değilim.
Mecelle’de de yerini bulan “beraat-ı zimmet asıldır” yani suç sabitleşmeden kişinin suçsuzluğu temel kaidedir. İddia var ise ispat edilmelidir.
Hukuk, adaletin sağlıklı işlediği yapılarda mutlak güç olabilir. Ama yargı sisteminin sağlıklı bir zemine oturup işlemediği yapılarda, bir devletin tanımında hukuk devleti ibaresine yer verilmesi her şeyi halletmez. Aksine insanların itimadını zedeleyebilir de…
Geciken adalet, vatandaşların gönlüne su serpmez. Neticesi sürüncemeye düşen sıcak olaylar, toplumsal dokuyu olumsuz etkiler. Hatta problemin daha da büyümesine sebebiyet verebilir. Konu yargıya intikal etmesine rağmen taraflarca olayın sıcaklığı bu noktada farklı etki tepki sistemlerinin devreye girmesine sebebiyet verebilir. Böylece davalar daha da içinden çıkılmaz hale gelebilir.
Bu noktada unutulmaya yüz tutan cemiyet adamı kimliği ciddi önem kazanır. Her iki tarafı da itidale davet edecek, kişi ve kurumlar olayın teenni ile çözümüne hizmet edebilirler.

Bir yanıt yazın