Kötülük, insan tabiatının hoşlanmadığı bir durumdur. Buna rağmen hayatta birçok kötülüğe rastlamak mümkündür. Çünkü insan denilen varlık, iyilik ile kötülük arasında tercih yapabilecek kapasite ile donatılmıştır.
Kötülüğü iyilik ile ortadan kaldırmak noktasında ciddi incelemeler yapılmalıdır. İnsani münasebetlerde kötülük, iyilikleri yutan elemandır. Bir kimseye karşı yapılan herhangi bir kötülük, daha önce yapılan bütün iyiliklerin silinip gitmesine sebep olabilir. Kin, öfke ve nefret duygularının kök salmasına sebep olan davranış tarzı, kötülüğe af ve iyilik ile değil de, kötülükle karşılık verilmesidir.
Aslında toplumuzda bir kültür olarak var olan bazı değerler hızla erimektedir. ‘İyiliğe iyilik her kişinin kârı; kötülüğe iyilik er kişinin kârı’ ve ‘iyilik yap denize at, balık bilmezse, Hâlık bilir’ atasözlerimiz kötülüğü iyilik ile önlemenin temellerini oluşturur.
Bizden nefret eden insanlara karşı sıcak duygular besleyemeyiz, bu normal bir tepkidir. Ama onlara karşı iradeyi devreye alarak, iyilik davranışlarında bulunabiliriz. Bu iyilik davranışları, onların tutum ve tavırlarında olumlu etkiler yapacaktır.
Kötülüğe iyilikle karşılık verebilmek için kin, garaz ve öfkenin yutulması gerekmektedir. Bu zor başarılabilirlerse; muhatabın gönlünü kazanarak toplumsal barış ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak gibi mükâfatlar söz konusudur. Affetme peşinden gelecek iyilik, özlenilen sıcak ortamları oluşturmada çok verimli bir değerdir.
Affedip bağışlamak ve iyilik yapmak, kötülüğü iyilikle önleme açısından değerlendirilebilir. Kötü davranışı affetme bir iyiliktir. Afla birlikte iyilik yapmakla da, karşıdakinin gönlü fethedilir. Ama kötülüğe karşı iyilik, gönlü geniş olanların üstesinden gelebileceği bir iştir. “Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir.” Af ile muamele muttakilerin özelliklerindendir. “Sizin bağışlamanız ise takvaya daha yakındır. Aranızdaki fazileti unutmayın şüphesiz ki Allah, her ne yaparsanız hakkiyle görür.” Eğer kişi af ile karşılık veremiyorsa, hukuk düzeninin adaletle vereceği karara saygılı olmalı, aşırıya gitmemelidir. “Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah’a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.”
Kötülük yapan bazı kimselere aldırmamak gerekebilir. “Rahman kulları yeryüzünde mütevazı yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman onlara güzel ve yumuşak söz söylerler.” Nitekim güzel muamelenin tesirini şu ayet beyan etmektedir. “İyilikle kötülük bir olmaz, Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.”
Hilm ve hoşgörü ile cahillerin cahilce davranışlarını affederek, kötülüklerine sabrederek onların kötülüklerini kalbine kaydetmeksizin iyiliğe döndürmeğe çalışmalıdır. Eğer insanlara karşı iyi ve sevecensek, onlar da bize karşı iyi ve sevecen olma eğiliminde olacaktır. Kötülüğü önlemek ve ortadan kaldırmak için iyilik stratejilerini artırmak gerekmektedir.
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَائِرَ اللّٰهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلَا الْهَدْىَ وَلَا الْقَلَائِدَ وَلَا اٰمّٖينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًا وَاِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُوا وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ اَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اَنْ تَعْتَدُوا وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰى وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعِقَابِ
“Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah’a hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram’a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram’a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah’ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah’tan korkun; çünkü Allah’ın cezası çetindir.”
İyi bir dünyada yaşayabilmenin asgari şartı her durumda iyilik yapabilmektir. “İyilik yap denize at balık bilmezse Hâlık bilir” anlayışını pratik hayata aktarabilmelidir. “İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı” özlü sözüne uygun davranabilmek gerekir.
Kötülükleri iyilikle önleme prensibi, her daim devrede olmalıdır. Etki ve tepki üzerine kurulu iletişimler verimlilikten uzaktır.
Dr. Hüseyin Emin SERT