İnSGE – İnsanî ve Sosyal Gelişim Enstitüsü
İnsanî ve Sosyal Gelişim; disiplinler arası bir çalışma sahası olup kavram, tanımlamalarıyla toplumumuzun değer, ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alarak hizmet üretimini hedeflemektedir. Bu gayeyi gerçekleştirmek için ilgili kişi, kurum ve kuruluşlar ile işbirliğine önem verir. “İşbirliği güç birliği” stratejisini hayata taşımayı amaçlar.
İnsanî ve Sosyal Gelişim anlayışının akademik saha olması noktasındaki gayretler, 2018 yılında Maltepe Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’nde İTB 201 01 kodlu ders ile yeni bir süreç başlamıştır.
2008 yılınca amatör ruh ile Yüksek Öğretim Kurumu – YÖK Başkanlığı’na İnsanî ve Sosyal Gelişim Enstitüsü kurulması noktasında bir teklif verilmişti. İnsan ve Toplum Bilimleri Fakülteleri‘nin bu tarihten sonra kurulması dikkate değer bir durumdur.
Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) veya uygun görülecek merkezî bir üniversite bünyesinde İnsanî ve Sosyal Gelişim Enstitüsü-İnSGE kurulabilir. Bu Enstitü; üniversiteler, kamu ve eğitim kurumları arasında koordine ve organize hizmetleri verebilir.
Günlük hayatımızı ciddi olarak etkileyen; mutsuzluk, huzursuzluk, boşanma, şiddet, terör, gasp, kapkaç, intihar, cinayet, fanatiklik, magandalık, kan davalarına son verecek; verimlilik, sosyal sermaye ve benzeri gelişim konularıyla ilgili araştırma ve çözümlemelere bilimsel katkı sağlanabilir.
Türkiye ve dünyada konuya katkı sağlayabilecek herkişi, enstitünün tabii elemanı olabilir, istihdam ve konaklama imkânları sağlanabilir. İhtisaslara dikkat edilerek, ihtisas meclisleri oluşturulup muhtemel problemlere çözümler aranabilir.
Üniversitelerde başta Sosyal Bilimler Enstitüsü olmak üzere, diğer enstitüler ile iletişim halinde bulunularak, ihtiyaca uygun açılımlar, tez, proje, seminer ve istatistikî çalışmalar yapılabilir.
Bilimin toplumun ihtiyaç ve beklentilerine çözüm üretebilmesine bu enstitü ön görüşme, koordinasyon, beyin fırtınası ile katkılarda bulunacaktır.
İnsanî ve sosyal gelişim enstitüsü, yaşadığımız çağın sorunlarına değer merkezli yaklaşımla çözümler arama hedefine yöneliktir.
Emek verilen bilimsel çalışmaların insanlığın faydasına hizmet için kullanılmasını sağlamak, insanî ve sosyal gelişim enstitüsünün hedeflerindendir.
İnsan her şeyin objesidir. Her şey insan eliyle şekillenir.
İnsanlar ve topluluklar, tutum ve davranışları ile kendilerine düşman gibi hareket eder hale gelmemelidir. Bulunduğumuz ortamlar, vakit geçirme alışkanlıklarımız, insanî ve sosyal gelişmemize pek de uygun değil gibi görünmektedir. İç huzuru hissedebilme zeminlerimiz oldukça azalmış gibi görünmektedir.
Evlerimiz, TV programlarımız, sokaklarımız, sitelerimiz, Üniversitelerimiz insana gerçek mutluluğu tattırma noktasında çaresiz ve yetersiz kalmaktadırlar. İnsanî ve Sosyal Gelişim Enstitüsü, insan merkezli yaklaşım ile beklentilere uygun çözümler üretmeye çalışacaktır. Değerler, huzur ve mutluluk getirmeyecek şeylere kurban edilmeyecektir.
İnsanın sağlıklı gelişmediği toplumlarda, “tüket at virüsü” hızla yayılma imkânı bulduğundan, sosyal doku ciddi yaralar alır.
Sağlıklı iletişim zeminlerinin hızla yok olmasından dolayı duygu doyumu noktasında ciddi boşluklar oluşmuş gibi görünmektedir.
Her şey insanın kontrolüne verilmiştir. Robotu, bilgisayarı, yapay zekayı geliştiren de insandır. Füzeyi ve bombayı da yapan ve atan yine insandır. Bombayı atana insan bile denilemeyeceği de ayrı bir husustur.
Temel bilgilerden yoksun aşırı ihtisaslaşma, sağlıklı açılım ve çözüm üretemez. İnsanî ve sosyal gelişim “Çözüm Üreten Bilim” anlayışını dikkate alır.
İnsanımız bugün mutlu değildir. Amiri mutlu değil, memuru mutlu değil, Zengini mutlu değil, fakiri mutlu değil, evlisi mutlu değil, bekârı mutlu değildir.
İnsanlık kaybettiklerini yanlış yerlerde arar olmuştur. İnsanî ve sosyal gelişim enstitüsü, boşluk noktalarını tespit ederek, ihtiyaç merkezli yaklaşımla çözüm üretmeye çalışacaktır.
Günümüz insanı huzur ve mutluluğu arar hale gelmiştir. Çok defa insanımız kaybettiği bu huzur ve mutluluğu yanlış yerlerde aradığından bir türlü bulamamakta, bazen de dozunu kaçırdığımızda iletişim düşmanı haline gelen internet ağına takılabilmektedir. Bilgiye ulaşma maksatlı kullanılması gereken internet, sosyal iletişimi kopararak sanal bağ ve arkadaşlıklar noktasında farklı bir zemin oluşturmuştur. İnsanî ve sosyal gelişim sağlıklı zeminler ve paylaşım ortamları oluşturulmasına hizmet edecektir.
Akademik çalışmalar ile ulaşılan bilgilerin beyin fırtınaları ile sağlamlaşarak ihtiyaca uygun çözümler üretilmesine katkı sağlayacaktır.
İnsanî ve sosyal gelişim enstitüsü insanımızın mutluluğuna hizmet edecektir.
Toplumsal dokuyu dikkate almayan ferdî gelişim insanı mutlu kılamaz. Nice kariyer, makam ve şöhret sahibi kişilerin yaşadığı intihar psikolojisi bunu göstermektedir.
Önemli olan bilgiye ulaşmak değil, o bilgileri ihtiyaca uygun kullanabilmektir. Gerçek başarı, sadece akademik kariyer ile ölçülemez çünkü asıl başarı, mutlu bir hayat sürmenin şifresini çözebilmektir.
İnsanî ve sosyal gelişim enstitüsü “Aklın yolu birdir” gerçeğinden hareketle, insan tabiatını dikkate alarak, gelişim ve çözüm arayışlarında bulunacaktır.
Çatışma zeminleri insanlığın enerjisin boşa harcanmasına sebep olmaktadır. İnsanî gelişim olmaksızın sosyal gelişme mümkün değildir. Günümüzdeki insan kaynakları bizim açılım ve yaklaşımımızın çok cüzi bir kısmına hitap edebilmektedir. Hatta ferdi ve toplumu değil, sistemlerin ihtiyaç ve beklentisine uygun zemin oluşturması açısından da değerlendirilmeye alınabilecek yönleri vardır.
Çağımızda birçok şey ideolojilere kurban edilmiş gibi görünmektedir. Bundan bilimin de etkilenmesi söz konusudur. İnsanî ve sosyal gelişim enstitüsü bilimin insanlığın ortak açılım sahası olduğu düşüncesinden hareketle, evrensel doğruları araştırarak, ferdî ve toplumsal beklentilere cevap vermeye çalışacaktır. Evrensel doğruları belirlemek için, Enstitü bünyesinde “Bilgi İşleme Merkezi” oluşturulabilir. Bu merkez ilgili sahalarda açılım ve çözüm üretebilmek için bilgiyi ihtiyaca uygun kullanma zeminlerini oluşturabilir.
İnsanî ve sosyal gelişim, fert ile toplumun bütünleşmesini sağlayarak huzur, refah ve mutluluğa giden yolları açacaktır.
Her şeyin objesi olan insan içinde yaşadığımız günlerde biraz ihmal edilmiş gibi görünmektedir. İnsanî gelişim her insanın özel kabiliyetlere sahip olduğu düşüncesinden hareket eder.
Değişim küreselleşme yolundaki dünyanın en önemli gerçeklerindendir. Bu değişimi iyiden yana organize edebilmek için insanî ve sosyal gelişime ihtiyaç vardır. Bu gelişim çizgisi her insanı öz varlığıyla değerli kabul eder.
Temel ortak değerler insanlığın mirasıdır. İnsanî ve sosyal gelişim, farklı anlayış ve yaklaşımlara değer verir. Her kişi ve yaklaşımdan alınabilecek bir şeyler olduğu gerçeğinden hareket eder.
İnsanî ve Sosyal Gelişimin 5 temel açılımı vardır.
1- İnsanî Gelişim:
İnsanî gelişim her insanın özel olduğu anlayışından hareket eder. Her insanın hayatta bulunmasının bir maksat ve gayesi olduğunu kabul eder. İnsanî gelişim, ihtiyaçlar hiyerarşisinin en üst boyutu olan kendini gerçekleştirmeye hizmet eder.
İnsanî gelişim, kabiliyet keşfi, cesaretlendirme, açılım, gelişim ve rehberlik gibi sahalarda hizmet üretir.
Anlama ve anlaşılma insanın en temel ihtiyaçlarındandır. Günümüz insanı bu noktalarda doyum sağlayamadığından, toplum içinde yalnızlaşma sürecini yaşamaktadır. Her türlü iletişim ve haberleşme aracına rağmen sosyalleşme sağlıklı bir şekilde işlememektedir.
Kendini ifade etme zemini bulamayan kişiler farklı çözümleme ve davranış kalıplarına girmektedirler. İç huzuru sağlayamayan insanlık hem kendi varlığı hem de toplumsal doku için tehdit unsuru haline gelebilmektedir. İnsanî gelişim, kişinin içindeki fırtınaların dindirilip, vicdanı sızlatmayan bir hayat tarzını hedeflemektedir.
Her insanın kendini ifade edebileceği paylaşım ortamlarının oluşturulması insanî gelişim için gereklidir. Kendisiyle barışık insanlar yetiştirmek, insanî gelişimin ana hedeflerindendir.
2- Ailevî Gelişim:
Toplumun çekirdeği olan ailenin güçlü bir şekilde devamlılığı için ailevî gelişim gereklidir. Aile ocağının sağlamlığı toplumun sağlıklı işleyişinin asgarî şartıdır.
3- Kurumsal Gelişim:
Kurumsal gelişim, şirket, özel sektör ve kamu kurumu vs. gibi her türlü kurumun açılım ve gelişimi ile ilgilenir. Kurum kültürünün oluşturulması, kurum çalışanlarının ve kurumun beklentilerinin karşılanmasına yönelik çalışmalar yapar.
Kurumsal yapılar, insanın temel ihtiyaçlarını dikkate almaksızın sağlıklı açılım sağlayamaz.
Kurumsal gelişme, kurum içindeki uyum ve huzurun sağlanmasının ötesinde, kurumun muhatap kitleye dönük hizmetleriyle de yakından ilgilenir.
4- Toplumsal Gelişim:
Toplumun katmanları arasında sağlıklı bağlar kurulamadığında toplumda kırılma noktalarının oluşması kaçınılmazdır. Fakir bir toplumda zengin olunabilir, fakat zengin olarak yaşanamaz. Sokakların emniyetinin sağlanamadığı bir toplumdaki zenginlik çok da bir mana ifade etmese gerektir. Mal ve can emniyeti huzur ve mutluluk asgarî şartıdır.
Toplumun katmanları arasındaki dengesizlik, herkesi zor durumda bırakmaktadır. Bu dengesizliklerin ortadan kaldırılabilmesi için toplumsal gelişme kaçınılmazdır.
5- Küresel Gelişim:
İnsanî ve sosyal gelişim sadece ferdi, sınırlı bir toplumu, bölge veya milleti değil bütün dünyayı göz önünde bulundurur. Nitekim küresel ısınma vb. problemler dünya çapında açılım ve yaklaşımları gerekli kılmaktadır.
Küresel gelişim bütün kıta ve insanlara yönelik açılım ve yaklaşım tarzları geliştirecektir. Küresel gelişime uygun paylaşım hayat bulduğunda, yeryüzündeki kaynaklar bütün insanlığın ihtiyacına cevap verebilecektir.