İnsanî ve Sosyal Gelişim’in Hikayesi

İnsanî ve Sosyal Gelişim, bizim varlık sebebimizle özdeşleşen bir gelişim yolculuğudur. 1984’lerde Erciyes Üniversitesi’nde katıldığım “Üniversite Sanayi İşbirliği Sempozyumu” ile belki ilk tohumları zihnime serpildi. Yoğun ve tatlı, lisans eğitimim sonrası, İstanbul’un kültürel atmosferiyle beslendi. Öğretmenlik ve asistanlık döneminde toprak ile kısmen buluştu. En önemli açılımlarından birini, vatanî görevim esnasındaki “Rehberlik ve Danışma Merkezi“ndeki çalışmalarım ve aldığım sonuçlar oluşturdu. Oradaki pratik tecrübe ile tezimizin teorik buluşması “Kur’ân’da İNSAN Tipleri ve Davranışları” kitabını şekillendirdi.

Daha sonra “Hayatın Akışı” gazete “Hayat Sermayesi” dergi köşe yazıları, “3.Göz’den Hayatımız” TV programı ve www.insgem.com web sayfası ile ciddi kamuoyu ilgisi ve desteği gördü. Yurt dışında; Mısır, İngiltere, Hollanda, Almanya, Brüksel, Bosna, Irak, Bulgaristan, Gürcistan ve yurt içinde Akdeniz, Karadeniz, İç Anadolu, Marmara, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da verdiğim seminer ve konferanslarda kısmi açılımlar yapma fırsatı buldu. Şu anda kabuğunu kırıp yeşererek meyve verecek bir durumdadır. Tohumun toprakla buluşup yeşerme zamanı yakındır.

Tarihi ve sosyal sorumluluk olarak kabul sürecinde, her insanın hayata gelmesinde bir gaye ve hedefin olduğu düşüncem etkilidir. Sahanın tartışılmaz otoritelerinden Sayın Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu‘nun Elazığ’da öğretmenlerimize verdiği bir konferans önemli bir açılıma vesile oldu. Konferans sonrası, görüşmeler ve Sayın Cüceloğlu’nun kitabımızı okuyup değerlendirmesi üzerine, İstanbul Ulus Parkındaki boğaz manzaralı bir mekânda 2 saatlik görüşme sonunda “Siz bu sahada ekol olursunuz” teveccühü bize “tarihi ve sosyal bir sorumluluk” yüklemiştir. Bu ekol olabilecek arka plan şahsımızdan ziyade bizi besleyen kaynak ve değerlere ait bir durumdur. Kökünden beslenmeyen hiçbir ağacın meyvesi olmaz. İnsani ve sosyal gelişim, bilimsel bilgi, evrensel, insanî, ahlakî ve ilahî değerler ile ihtiyaç ve beklentilere uygun açılımlar yapacak yaklaşım tarzlarını içerir.

İnsanî ve sosyal gelişim, kamu, iş dünyası ve eğitim arasında etkin iletişim sürecini başlatıp verimlilik stratejileri üzerinde çalışacaktır. Devlet-millet kaynaşma ve bütünleşmesine hizmet edecektir. Asker-sivil bağlantılarını anlaşılır ve kabul edilebilir düzeye getirme noktasında çalışmalar yapacaktır. Hükümet-siyaset ayrımını anlaşılır ve kabul edilebilir hale getirmek için hizmet zeminleri üzerinde çalışabilecektir. Kuvvetler ayrımı prensibini etki tepkiden ziyada anlama ve çözüm üretmeye hizmet eder hale getirecektir. İnsanımızın ihtiyaç ve beklentilerine uygun açılımlar yapacaktır. Sosyal sermayeyi en üst düzeyde kullanıp verimlilik stratejileri geliştirecektir.

Bu güne kadar birçok, kişi ve kuruluş ile bu fikir ve düşüncelerimi paylaştım. Kamuoyuna da açılım yapan bu isimlerden bazıları şunlardır. Dr.İlhami Fındıkçı, Dr. Muhammed Bozdağ, Dr. Davut İbrahimoğlu, Prof.Dr. Mehmet Bekaroğlu. Ayrıca tez ve kitap yazım süresince görüştüğümüz, Prof. Dr. Hayati Hökelekli, Prof. Dr. Sadık Kılıç, Prof. Dr. H. Mahmud Çamdibi, Prof. Dr. Süleyman Uludağ, Prof Dr. Bayraktar Bayraklı, Prof Dr. Celal Kırca, Prof. Dr. Mehmet Aydın, Prof. Dr. Sirel Karakaş, Prof. Dr. M. Şevki Aydın, Prof. Dr. İshak Yazıcı ve daha birçok ilim ve fikir adamı ile bakış açıları ve alt yapısı güçlenmiştir.

Bu misyonu Maltepe Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Şahin KARASAR ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN desteklemiş ve İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’nde ders olarak okutulmaya başlanması heyecanımızı artırmıştır. İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Yavuzer de konuyu ilgi ile dinlemiş ve desteklemiştir. Marmara Üniversitesi eski Rektörü Sayın Prof. Dr. Necla PUR ve İlahiyat Fakültesi’ndeki istişare heyetinin bulunduğu bir atmosferde de bu açılım dile getirilmiş ve ilgi görmüştür. Ankara’dan üst düzey yöneticiler ve Ordu Milletvekili Av. Mustafa Hamarat da bu fikirleri desteklediklerini ifade etmişlerdir.

Fırat Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mahmut Atay, eski Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Şen, Fırat Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Zülfü Demirtaş, Yıldız Teknik Üniversitesi eski Rektörü Sayın Prof. Dr. İsmail Yüksek,  eski YÖK Başkanımız Sayın Prof.Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın ilgisi ile daha sağlam bir zemin bulacak gibi görünmektedir.

Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) bünyesinde veya uygun görülen bir üniversitemize bağlı olarak kurulabilecek “İnsanî ve Sosyal Gelişim Enstitüsü (İNSGE)” kurumsal koordinasyon sağlayarak çok sağlıklı açılımlar yaparak hizmet üretebilecektir.

Bu konuya ilgi gösterecekler ile görüşmeler yapılarak, insanımızın hayat kalitesine ciddi katkılar sağlanabilir.

“Ya bir yola uy, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil, engel olma!”

Ayrıca küresel anlamdaki değişim sürecine, Türkiye’den başlatılacak açılımlara ihtiyaç büyüktür. Batı’nın zayıflaması ve doğunun kıpırdanışları arasında Türkiye’nin bulunduğu jeopolitik ve kültürel arka plan bu noktada önem arz etmektedir.

Bir yanıt yazın