Önce insanî kriz başlamıştı. Bunu küresel mali kriz takip etti. Şimdi siyasî krizlerden bahsedilmektedir.
Zaten gelişmekte olan ülkelerde, Afrika ve Hindistan alt kıtası ve daha birçok ülkelerde sömürgeler neticesi halk, varlık içinde yokluk çekmekteydi.
Sömürülecek değer kalmayınca da sömürgeci ekonomiler krize düştü. IMF ve Dünya Bankası yeniden yapılandırılmalı, bazı devletler faiz borcuna mahkumiyetten kurtarılmalı ve büyük ekonomiler sömürdüklerini bir şekilde geri ödemelidirler.
Çünkü varlıklar, insanî ve sosyal değerler dikkate alınmaksızın kullanıldı. Bir tarafta ciddi israflar söz konusu iken diğer tarafta insanlar susuzluktan kırılıyordu.
Bazılarının sadece makjaz ve kozmetik için harcadığı miktar, dünyadaki açları doyurmaya yetiyordu.
Geldiğimiz nokltada insanî kriz ile beraber toplumsal kriz de devrededir. Ekonomik kriz, siyasi krizleri de tetikleyebilir. Bu ise hissedilir derecede daha belirgin sosyal krizlere yol açabilir.
Çözüm insanî, sosyal ve küresel gelişimle mümkündür. Uluslar arası kurumlar, yer altı ve yer üstü zenginliklerini, bağımsız devletlerin hakkına riayet ederek değerlendirme altyapılarını hazırlamalıdırlar.
Zaten gelişmekte olan ülkelerde, Afrika ve Hindistan alt kıtası ve daha birçok ülkelerde sömürgeler neticesi halk, varlık içinde yokluk çekmekteydi.
Sömürülecek değer kalmayınca da sömürgeci ekonomiler krize düştü. IMF ve Dünya Bankası yeniden yapılandırılmalı, bazı devletler faiz borcuna mahkumiyetten kurtarılmalı ve büyük ekonomiler sömürdüklerini bir şekilde geri ödemelidirler.
Çünkü varlıklar, insanî ve sosyal değerler dikkate alınmaksızın kullanıldı. Bir tarafta ciddi israflar söz konusu iken diğer tarafta insanlar susuzluktan kırılıyordu.
Bazılarının sadece makjaz ve kozmetik için harcadığı miktar, dünyadaki açları doyurmaya yetiyordu.
Geldiğimiz nokltada insanî kriz ile beraber toplumsal kriz de devrededir. Ekonomik kriz, siyasi krizleri de tetikleyebilir. Bu ise hissedilir derecede daha belirgin sosyal krizlere yol açabilir.
Çözüm insanî, sosyal ve küresel gelişimle mümkündür. Uluslar arası kurumlar, yer altı ve yer üstü zenginliklerini, bağımsız devletlerin hakkına riayet ederek değerlendirme altyapılarını hazırlamalıdırlar.