Misafir Kalem
Erol AFŞİN
Öncelikle Doğu Türkistan’daki kanlı çatışmayı şiddetle kınadığımı belirtmek isterim. İnsanlık tarihi, bu olayları lanetle anacaktır! Bugün hâlâ barış ve huzur içinde yaşamayı öğrenememiş bir insanlık ile karşı karşıyayız. Maalesef ne gelişen dünya ne de gelişen anlayışımız, bizi silahın gölgesinden almaya muvaffak olamıyor. Bunu da esefle söylüyorum.
Şunu çok merak ediyorum, neden Türk Toplulukları Birliği kurulmaz da Avrupa Birliğine girmek için can atarız? Önce ailemize sahip çıkmamız gerekmez mi? Bizler birbirimize sahip çıktığımız vakit, aile fertlerinden birine zulüm söz konusu olabilir mi? Bakıyoruz, Türk toplulukları sanki birbirinden kopuk vaziyette… Türkistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve diğerleri… Bizler aynı soydan gelmiş ve zamanında aynı diyarlardan geçmiş, yaşamış insanlar değil miyiz? Milli ve insanî değerlerimiz aynı değil mi? Dünya tarihinde her zaman için güçsüz olan devlet sömürülmüştür. Fırsat bulundukça da yüklenilmiştir. İşgaller, saldırılar ve nihayetinde, masumların yerde su gibi akan kanları! İnsan hayatı demek ki bu kadar ucuz! Dünyanın her tarafında “İnsan Hakları” diye nara atan bazı topluluklar, her nedense bazı olaylarda sus pus oluveriyorlar. İnsan kavramını açarken; dil, din, ırk, renk diye ayrım mı yapıyorlar acep? Uygulamalar maalesef onu gösteriyor.
Evet, güçlü olduğumuz vakit, bizleri yıkmak için bir şey yapamazlar. Bir gün hasta adam dediler ve bütün dünya bu hasta adama saldırmak için birbiriyle yarıştı. Ne oldu? Şanlı kahramanlarımız, bir anda şahlanıp bunları Çanakkale’nin azgın sularından geçirmedi! Şuna inanıyorum ve inanmak istiyorum ki, Türkiye’mizin insanları olası bir çatışma durumunda kenetlenecek ve yine Kurtuluş Savaşındaki kahramanlıkları gösterecektir. Ancak sadece dar günlerde birbirimizin elinden tutmak neden? Biraz daha özverili olsak ve hayatımızın her dönemine birliği ve dirliği yaysak acaba dâhili ve harici düşmanlarımız fırsat kollamaya çalışabilirler mi? Buna tenezzül etmeleri bir yana, hayalini bile kuramazlar.
Bugün Türk kardeşlerimizin maruz kaldığı çirkin saldırılar, hep güçsüz görünmenin faturasıdır. Dilerim Türk toplulukları olaya bu çerçeveden de bakarak, Türk kardeşleriyle aralarında sıkı bir bağ kurar. Dünya genelinde, Türklerin nüfusu ciddi bir orandadır. Şayet bütün Türk devletleri arasında sıcak ve samimi bir kardeşlik kurulduğu vakit, dünya barışına da zemin hazırlanabilir. Bunu gerçekten iyi bir şekilde yapabilmiş olsaydık, bir zamanlar Irak’a gelip de ortalığı kan gölüne çeviremezlerdi.
Biraz farklı karşılanır mı bilmiyorum ama insanları sevmek lazım. Türk toplulukları, kardeş olduğunu bilerek birbirine sahip çıkmalıdır. Et tırnaktan ayrılmaz kolay kolay! Biraz farklı bir açıdan baktım belki ama düşüncelerimi söylemek istedim. Gönül ister ki dünyanın hiçbir yerinde silahların gölgesinde yaşamlar son bulmaz ve yaşam sürülmez.
Erol AFŞİN
Öncelikle Doğu Türkistan’daki kanlı çatışmayı şiddetle kınadığımı belirtmek isterim. İnsanlık tarihi, bu olayları lanetle anacaktır! Bugün hâlâ barış ve huzur içinde yaşamayı öğrenememiş bir insanlık ile karşı karşıyayız. Maalesef ne gelişen dünya ne de gelişen anlayışımız, bizi silahın gölgesinden almaya muvaffak olamıyor. Bunu da esefle söylüyorum.
Şunu çok merak ediyorum, neden Türk Toplulukları Birliği kurulmaz da Avrupa Birliğine girmek için can atarız? Önce ailemize sahip çıkmamız gerekmez mi? Bizler birbirimize sahip çıktığımız vakit, aile fertlerinden birine zulüm söz konusu olabilir mi? Bakıyoruz, Türk toplulukları sanki birbirinden kopuk vaziyette… Türkistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve diğerleri… Bizler aynı soydan gelmiş ve zamanında aynı diyarlardan geçmiş, yaşamış insanlar değil miyiz? Milli ve insanî değerlerimiz aynı değil mi? Dünya tarihinde her zaman için güçsüz olan devlet sömürülmüştür. Fırsat bulundukça da yüklenilmiştir. İşgaller, saldırılar ve nihayetinde, masumların yerde su gibi akan kanları! İnsan hayatı demek ki bu kadar ucuz! Dünyanın her tarafında “İnsan Hakları” diye nara atan bazı topluluklar, her nedense bazı olaylarda sus pus oluveriyorlar. İnsan kavramını açarken; dil, din, ırk, renk diye ayrım mı yapıyorlar acep? Uygulamalar maalesef onu gösteriyor.
Evet, güçlü olduğumuz vakit, bizleri yıkmak için bir şey yapamazlar. Bir gün hasta adam dediler ve bütün dünya bu hasta adama saldırmak için birbiriyle yarıştı. Ne oldu? Şanlı kahramanlarımız, bir anda şahlanıp bunları Çanakkale’nin azgın sularından geçirmedi! Şuna inanıyorum ve inanmak istiyorum ki, Türkiye’mizin insanları olası bir çatışma durumunda kenetlenecek ve yine Kurtuluş Savaşındaki kahramanlıkları gösterecektir. Ancak sadece dar günlerde birbirimizin elinden tutmak neden? Biraz daha özverili olsak ve hayatımızın her dönemine birliği ve dirliği yaysak acaba dâhili ve harici düşmanlarımız fırsat kollamaya çalışabilirler mi? Buna tenezzül etmeleri bir yana, hayalini bile kuramazlar.
Bugün Türk kardeşlerimizin maruz kaldığı çirkin saldırılar, hep güçsüz görünmenin faturasıdır. Dilerim Türk toplulukları olaya bu çerçeveden de bakarak, Türk kardeşleriyle aralarında sıkı bir bağ kurar. Dünya genelinde, Türklerin nüfusu ciddi bir orandadır. Şayet bütün Türk devletleri arasında sıcak ve samimi bir kardeşlik kurulduğu vakit, dünya barışına da zemin hazırlanabilir. Bunu gerçekten iyi bir şekilde yapabilmiş olsaydık, bir zamanlar Irak’a gelip de ortalığı kan gölüne çeviremezlerdi.
Biraz farklı karşılanır mı bilmiyorum ama insanları sevmek lazım. Türk toplulukları, kardeş olduğunu bilerek birbirine sahip çıkmalıdır. Et tırnaktan ayrılmaz kolay kolay! Biraz farklı bir açıdan baktım belki ama düşüncelerimi söylemek istedim. Gönül ister ki dünyanın hiçbir yerinde silahların gölgesinde yaşamlar son bulmaz ve yaşam sürülmez.