Vizyon, uzun bir gelecekte ulaşmak istediğimiz, kendiliğinden gerçekleşmeyecek ancak gerekli çabaları harcarsak ulaşabileceğimiz, başarabileceğimiz bir durumdur, idealdir.
Görünüş, manasına gelen vizyon son günlerde anlam dünyası genişleyen kelimelerindendir. Vizyon; öngörü, kavram ya da fikrin, gelecekteki tasarlanmış bir resmi ve belirlenen hedef olarak kullanılmaktadır.
Vizyon; “geleceği düşlemek ve tasarlamak” ve “düşlerle gerçekleri dengeleyebilme ve kurgulayabilme” gibi manalarda kullanılmaktadır. Görüldüğü gibi verilen ifadelerde “düşlemek” dikkati çekmektedir. Düşlemek, hayal âlemine dalarak gerçekten uzaklaşmak değil, hayal dünyamızın kumsalında dolaşırken gerçek denizinin sesini duymaktır. Düşlemek ve vizyon, gelecekte varmak istediğimiz noktanın zihinsel haritasını çizmektir.
Bu noktalardan hareketle vizyonu, gelecekte varmak istediğimiz yerin zihinsel haritasını oluşturmak olarak tanımlayabiliriz. Bu öylesine bir harita değildir; vizyonumuz, kişisel ilkelerimiz, değerlerimiz, misyon ve hedeflerimizin oluşturduğu bir dinamiktir. İlke ve değerlerden yoksun bir vizyon, düşündüğümüzde yüzümüzde tebessüm ifadesi oluşturan ham hayalden başka bir şey değildir. Oysa bu harita bireyin düşlerinin gerçeğe dönüşüm planıdır. Öyleyse vizyon eylem gerektirir.
Vizyon, gelecekte olunmak istenen ve gerçekleşeceği düşünülen yerin ya da noktanın resmidir. Ne aşırı derecede amaçların büyütülmesi, ne de içi boş, süslü resmi cümlelerdir. Oluşturulacak vizyon, çalışanlara kim olduklarını, kurum içindeki görevlerini, rekabetçi değişim ve gelişme için atacakları adımları gösteren anlaşılır, sade bir betimlemedir.
İçinde bulunduğumuz şartlarla uzun vadeli amaçlarımızın bileşiminden oluşur. Bir vizyon, sanki oradaymışız gibi ulaşmak istediğimiz durumu tanımlayan nitelikli bir hedef seçimidir.
Vizyon Teorisi, bu yaklaşımları pratik hayata taşımayı hedeflemektedir. Davranış kalıplarında yaklaşım ve vizyonun önemi büyüktür. Evet, vizyon sahibi insan, aynı zamanda bir eylem insanıdır; nereye varmak istediğini bilir ve varmak istediği noktaya doğru hareket halindedir. Vizyon sahibi insan, kendinin ve donanımlarının farkındadır; güçlü ve zayıf yönlerini bilir. Bu bilinç, kendisini sürekli yenilemesi ve geliştirmesini gerektirir. Bu nedenle vizyon sahibi insan, güçlü yönlerini sürekli geliştirirken, zayıf yönlerini de iyileştirme gayretindedir. Vizyon sahibi insan, eylemlerini hangi ilkeler ve değerler çerçevesinde gerçekleştireceğinin bilincindedir. O bir ilke insanıdır ve davranışlarının merkezinde ilkeleri vardır. O hayatını sarsılmaz ilkeleri ve yanılmaz değerlerine göre şekillendirir. Başkalarının nefesi ve ifadeleri, onun ilke ve değerler bütünlüğünü bozamaz.
Vizyon sahibi insan, prensiplerine aykırı planlara dâhil olmaz. Zira onun ilke ve değerleriyle yoğrulmuş planları vardır. O her çağıranın peşinden gitmez ve onu hedefinden saptırmak isteyenlerin pembeye boyadıkları siyahlara kanmaz. O varoluş gayesinin farkındadır ve başka gayelere gönül bağlamaz, dahası hayatına gaye olmayacak oyuncaklara da aldanmaz.
Vizyon, liderlerin merkez mekanizması, gelecek planlarının doğuş yeri, ayrıcalık ve zekânın birleşimi gibi cümlelerin karşılığını barındıran, kalite kokan bir kelimedir. Belli bir grupta her zaman söz sahibi ve önde olmak, liderlik yapmak ve yol göstermek isteyen tüm girişimcilerde muhakkak bulunması gereken bir özelliktir, vizyon. Hemen hemen herkes gelecek planları yapar ve hayaller kurar. Ancak bunların kaçı, bu hayalleri için gerekli çalışmaları gösterir bilinmiyor. Vizyon sahibi kişiler, sadece plan yapmak değil, yaptığı planı hayata geçirebilecek kadar cesaretli kişilerdir.
Peki vizyon nasıl oluşturulabilir? Sıradan yaşayıp, günü kurtarmak amacında olan kişilerin ilk odağı “vizyon oluşturmak” değildir. Aksine liderlik yapıp iz bırakan, hayatı belli doğrultular üzerinde planlı bir şekilde yürüten, hayatın kendisini değil; kendisi hayatı değiştirebilecek hamleler yapabilen ve değişimlere açık, başarıyı kovalayan kişiler “vizyon oluşturmak” adına ciddi adımlar atabilir.